0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Son 15 yıllık zaman diliminde teknolojik değişim iletişim olanaklarını daha verimli hale getirirken, toplumsal yapıya ve toplumsal kültüre de dönüştürücü bir etkide bulunmuştur. Teknolojik değişimler sadece insanlar arasındaki mesafeleri ortadan kaldırmamış, erişilebilirliğin yanı sıra yaşam koşullarını da ters yüz etmiştir. Teknolojik değişim kahvehanelerde, kıraathanelerde, sokak aralarında ve diğer toplumsal alanlarda edilen sohbetleri, bilgisayarlar ve cep telefonlarında edilebilir hale getirmiştir. Teknolojik değişimler nedeni ile toplumsallık gerçek mekanlardan, sanal mekanlara taşınmış, sosyalleşme gerçek alanlardan, sanal alanlara inmiştir. Bu durum ise beraberinde bir sorunun oluşmasına neden olmuştur. Söz konusu sorun ise sosyal çürüme olmaktadır. sosyal çürüme, ahlaki, kültürel ve toplumsal normlara, değerlere olumsuz anlamda sirayet ederek bütün gelenek ve göreneklerin tamamen unutulmasına, değişmesine ve dönüşmesine zemin hazırlamaktadır. Bunlar inkar edilemez gerçeklerdir. Çünkü temel kanıtları ise şunlar olmaktadır: mahremiyet alenileşmiştir, herkes birbirinin bütün yaşam koşullarını ve serüvenini gözetlemektedir. Kimi zaman ise sosyal medya uygulamalarının vermiş olduğu imkanlar nedeni ile kişilerin ev haline bile dahil olunabilmektedir. İnsanlar zenginlik, gösteriş ve şatafat yarışına girerek, hayatı makul olana ve ahlaki olana göre değil, artık hazcılık ve benlik duygusu içerisinde yaşamaya çalışmaktadır. Birbiri ardına devam eden aleni yaşama şahit olan vatandaşlar ise yapılanları olağan ve normal kabul ederek, “herkes böyle yaşamını sürdürüyorsa, benimde böyle yaşamamda bir kusur yok” anlayışı ile toplumsal ahlak ve değerler dışı davranışları tekrarlama yarışına girmektedir.

Bu durum ise yeni nesil çocukların, yetişkin evreye geçerken toplumda gözetledikleri sosyal ilişkileri, toplumsal davranışları, kendi yaşamlarında tekrar etmelerine neden oluyor. birbiri ardına sıralanan toplumsal davranış biçimleri artık ne kadar dahi ahlak dışı olsa bile genel kabul gören davranış kalıpları haline geliyor. Büyük sorularda tam bu noktada başlıyor. Ahlak ve kültürden yoksun toplum, ilerleme ve gelişmede nasıl yol kat edecek? yeni nesilleri nasıl yetiştirecek? Bilimde, sanatta, kültürde, öncü roller nasıl yetiştirilecek? Sorularına cevap bulunamazsa, toplumsal çürümenin yanı sıra toplumun devamlılığı da tehlike altına girecektir. Öte yandan sosyal medyanın neden olduğu sosyal çürüme, suç örgütlerinin oluşuma neden oluyor. çünkü sosyal medyada pazarlanan yaşam tarzında suç örgütleri alın teri ve emek ile para kazanmayı boş bir uğraş sayıp, güçlü olmanın, korkutucu olmanın gerekliliğini gençlere tavsiye ediliyor. güvenliğin olmadığı bir toplumda, toplum düzeni nasıl sağlanır sorusu ile ilgilenmek artık zorunlu bir hale gelmiştir. Diğer yandan maneviyata değil maddiyata değer verilmesinin gerekli olduğu sosyal medya platformları ile yayılıyor ve bu ileti yeni nesilleri zehirlemekten başka bir işe yaramıyor.

Bütün bu zehirli durumlar karşısında yapılacak ise şunlar olmaktadır: devlet yargı ve yaptırım gücü ile sosyal medyayı iletişim aracı olacak şekilde düzenlemelidir. Buna uymayan her sosyal medya mecrası kapatılmalıdır. Okullarda sosyal medya kullanım eğitimi verilmelidir. Sosyal medya kullanımı kimliksel hale gelerek 18 yaşından önce yasaklanmalıdır. Toplumsal ahlak, kültür, güvenlik, gelenek ve göreneklerin bozulmasına dair mesajlar veren kişiler ağır adli suçlar ile yargılanmalıdır. Anne ve babalar aile içinde ciddi ve yüksek düzeyde kurallar ile idare edilen disiplin ile çocuklarını toplumsal yaşama hazırlamalıdır. Toplumun genel ahlakına, güvenliğine ve kültürüne aykırı davranan kişiler yine toplumun kendisi tarafından dışlanmalıdır.

Unutulmamalıdır; ahlaki, kültürel, bilimsel alanlarda öncü olmak isteyen toplumlar, erdemli nesiller yetiştirmek zorundadır. Bunun yolu ise disiplindir!