Terör devleti İsrail, Ortadoğu’da tek parçalı güçlü devlet istemiyor. Parçalanmış, askeri ve ekonomik olarak zayıflatılmış; mezhepçilik üzerinden kaos yaratarak, bölgede “büyük şeytan” ABD’nin desteği ile uluslararası hukuku hiçe sayarak ileri karakol gibi kaos yaratmaya, sürekli çatışma ortamı ile Suriye’yi birkaç parçaya bölmeye çalışmaktadır. Geçmişte Mısır ve Ürdün ile çatışan lanetli İsrail, Süveyda’daki Dürzileri bahane ederek Suriye’nin askeri gücüne saldırmış, birçok tankını ve askeri gücünü imha etmiş, zayıflatmıştır. Saldırılar sırasında Suriye Genelkurmay Başkanlığı binasında yoğun duman bulutlarının yükseldiği görüldü. Saldırının uyarı niteliğinde yapıldığı ileri sürüldü. Saldırılarda, Suriye ordusunun kontrolündeki bölgelerin ve askeri hedeflerin vurulduğu iddia edildi. Suriye’yi bombalamasının arka planında ne var?
Dürziler, Suriye’nin güneyindeki Süveyda kentinde, Golan Tepeleri’nde ve Şam kırsalında yaşıyor. Sayıları 500–600 bin olarak tahmin ediliyor. İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nde ve çevresinde çok sayıda Dürzi yaşıyor. Bu aileler İsrail vatandaşı ve zorunlu askerlik görevi yapıyor. Esad döneminde silahlanarak yaşadıkları bölgeyi savundu, kendi milis güçlerini oluşturdu. Rejimle savaşmak yerine kendi toplumunu korudular. Kendi varlıklarını devam ettirmek, Dürzilerin izlediği politikayı özetliyor. Ne rejimle kavgaya girdiler ne muhalefetle. Amaçları, İsrail’in desteğiyle nasıl ayakta kalabiliriz mantığını ön plana çıkarmaktır. 13 Temmuz’da bölgedeki Bedevi aşiretlerle Dürziler arasında şiddetli olaylar yaşandı, Süveyda’nın geneline yayıldı.
Şam yönetiminin bölgeye asker, silah ve zırhlı birlikler göndermesi sonrası İsrail, Süveyda etrafında Suriye ordu birliklerini bombaladı, birçok askeri noktayı vurdu. İsrail, Suriye’deki yeni hükümete yönelik hava saldırılarıyla güç devşirmektedir. Baskı altında tutarak Suriye’de topraklarını genişletmektedir.
Suriye’de askeri güç konuşlandıran lanetli Netanyahu, Suriye’de kalıcı olduğunu ilan ederek, Suriye üzerinden Lübnan Hizbullahı’na silah sevkiyatına izin vermemektedir. Ortadoğu ülkeleri üzerinde Suriye yoluyla hâkimiyet kurmak ve bunu devam ettirmek istemektedir. Yahudilerle Dürziler arasında İsrail devletinin kuruluşuna kadar uzanan bir bağ vardır. Dini inançlarındaki sapkınlıklar birbirine yakındır. Dürziler, jeopolitik dengeleri çok iyi okuyarak Ortadoğu’nun karmaşık bölgesinde yaşamayı sürdürebilmişlerdir.
1948 yılından beri İsrail devletini benimseyen ve yakın ilişkiler kuran Dürzi topluluğunun nihai amacı hayatta kalmak üzerine kuruludur. Yahudi toplumuyla iyi ilişkiler geliştirdiler ve İsrail’i benimsediler. Aynı zamanda lanetli İsrail’e vatandaşlık görevini yaparak ayrıcalıklı konuma geldiler. Politik atmosferi iyi değerlendiren Dürzi topluluğu, tedirginlikten uzak durmayı; İsrail’le iyi ilişkiler kurarak merkezi yönetime güvenmeyi tercih etmektedir. Kendi özerk yönetimini oluşturmak istiyorlar. Lanetli İsrail’le anlaşarak, İsrail ordusunun güvenliklerini sağlamasını istiyorlar. Kendi çıkarları için İsrail’le ilişkilerin Dürzi toplumu için olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorlar.
Suriye’deki Dürzi dini liderlerinin, İsrail’in desteğiyle İsrail’deki Dürzi dini liderleriyle görüşmesi sembolik bir öneme sahiptir.
Dürzi toplumunun içinde İsrail’in desteği konusunda hemfikir olmayanların başında Velid Canbolat vardır. Şam’a giderek Dürzi grupların güvenliğini sağlamak üzere yeni yönetimle görüşmeler yapmıştır. Dürzi halkını korumak, kendi otonom yaşamlarını devam ettirmek ve kendi güvenliklerini sağlamak istemektedir. Dürzilerin İsrail ordusuna girmesi ve yüksek mevkilere gelmesiyle daha da güçlenmişlerdir. Lanetli İsrail, Dürzileri bahane ederek Suriye’ye müdahale etme gücünü kullanmakta, yeni Suriye ordusunun güneyde konuşlanmasını istememektedir. Suriye ordusunun güçlü olmasını asla istememektedir. “Dost grup” olarak Dürzileri seçmiştir. Dürzileri koruma bahanesiyle Suriye ordusunu Golan ve İsrail sınırından uzak tutmak, Suriye toprakları üzerindeki işgali kalıcı hâle getirmek istemektedir.
İsrail, toprağını genişletmek adına hiçbir gerekçe olmadan uluslararası hukuku her zaman çiğnemiştir. ABD tarafından haklı görülmüş, AB tarafından “İsrail’in güvenliğine desteğimiz tamdır” denmiş, BM ise seyirci kalmıştır. Tasmalı Netanyahu, Ortadoğu’da katliamlar ve soykırımlar yapmaya devam etmektedir. Bölgesel savaş tehdidi her geçen gün artmaktadır. Bölgede güçlü devlet olarak Türkiye’yi hedefe koyan lanetli İsrail, Türkiye ile karşı karşıya gelebilir. Ortadoğu’da güçlü bir devleti kendi güvenliği açısından risk olarak görmektedir. PKK’nın silah bırakması en çok İsrail’i rahatsız etmiştir.
Ortadoğu’daki İslam ülkeleri, Türkiye’nin liderliğinde askeri ve ekonomik olarak birleşmeli, tek vücut hâlinde hareket etmelidir. Aksi takdirde, İsrail’in saldırılarından ve işgalinden kurtulamazlar.
DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025EKONOMİ
27 Ağustos 2025