2016 yılında başlayan ve 2020 yılında değin süren ilk Trump döneminde Türk – Amerikan ilişkileri için sancılı bir süreç olurken, Türk – Amerikan ilişkilerinde görülmemiş siyasal ve ekonomik sorunlar yaşandığı bilinen bir gerçektir. Rahip Brunson krizi, caatsa yaptırımları ve Suriye’ye düzenlenen operasyon bunlardan bir kaçıydı. Özelliklede Rahip Brunson’ın Türkiye’de tutuklu olması nedeni ile gerilen iki ilişkiler en çarpıcı örneklerinden biri idi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rahip Brunson’ın teslim edilmeyeceğine ilişkin açıklamaları olması Amerikan tarafının tepkisini çekmişti. Sonrasında caatsa yaptırımları ile uygulanan ambargolarda Türkiye’yi ekonomik açıdan zora düşürmüştü. Yaşanılan gerginlik nedeni ile Türk lirasının değer kaybetmesi nedeni ile Türk ekonomisini kısmen dahi olsa sarsılmıştı. Sonrası süreçte Suriye’ye düzenlenen operasyon müttefiklik ilişkilerine gölge düşürerek, eşi ve benzeri görülmemiş bir siyasal krizin olmasına neden olmuştu.
İkinci Trump döneminde ise görülen ve açık sorun ise İsrail ile Filistin arasında yaşanan silahlı çatışmalar nedeni ile Türk ve İsrail hükümetleri arasında yaşanılan gerginlik oluyor. Zira İsrail lobisinin Amerikan siyaseti üzerindeki etkisi bir hayli yüksek olduğu biliniyor. Bunun yanı sıra Donald Trump’ın İsrail taraftarı tutumları da aşikar. Bunu haricinde Suriye’de PYD sorunu halen Türk – Amerikan ilişkilerini zedeleyebilecek bir durumda.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış siyasette izlediği dostluk girişimlerinin mevcut sorunları ve ikili ilişkilerde görülen sorunlar için bir fırsat oluşturması göz ardı edilemez bir gerçekliktir. Ulusal ve uluslararası basına verilen demeç ve yer alan haberlere göre Trump ve Erdoğan arasında var olan dostluk yaklaşımı ileri boyutta olduğu izlenimi veriyor. Şayet iki liderin inisiyatif alarak diplomasi yürütmesi söz konusu olursa, iki müttefik ülke arasında sorunların tamamen olmazsa dahi yumuşak bir zeminde kısmen de olsa uzlaşı içerisinde çözülebilmesinin söz konusu olmasına zemin hazırlayabilir. Bu durumda gerilen Türk ve Amerikan ilişkilerinde ikinci Trump dönemi her iki tarafı da kazan kazan düzleminde buluşturabilir.
Öte yandan Trump’ın önceliğinin Amerikan ekonomisinin daha ileri seviyeye çıkarılması ve Çin ve Rusya gibi rakip ülkeler olduğu biliniyor. Trump’ın Ortadoğu siyasetinden ziyade Asya pasifik siyasetine yönelmesi bölgede oluşabilecek güç boşluğunda Türkiye’nin ağırlığının artmasına neden olma ihtimali bulunuyor. Bu durumda Türk dış siyaset emelleri başarıya ulaşabilir.
DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025EKONOMİ
27 Ağustos 2025