DOLAR 41,0948 0,51%
EURO 47,6228 0,56%
ALTIN 4.463,62-0,32
BITCOIN 45570640,68%
Diyarbakır
35°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Eğitim nerden başlar ?

ABONE OL
1 Mayıs 2024 21:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL

1 Mayıs 2024 21:51


Kaynak: Ayşegül TAŞ

Sorusunun cevabını hepimiz iyi biliyoruz. Eğitim ebeveynlerimizden başlar. Davranışcı öğrenme yaklaşımı ile taklit yöntemleri ile ilk eğitimlerimizi alırız. Ardından sosyal öğrenme kuramının ortaya attığı fikirler ile çevremizden öğrenmeler gerçekleştirir ve çoğunlukla örtük öğrenme yöntemi ile eğitimlerimizi almaya başlarız.

Yaş seviyemiz ilerledikçe akademik eğitimlerimiz başlar.

Önce okul öncesi bir sene, ardından dört yıllık ilkokul onu takiben dört yıl ortaokul. Eğitim hayatımız bitmez. Ortaokul eğitimimizin ardından ortaöğretim yani dört yıl boyunca lise eğitimimizi tamamlarız. Tabi buraya gelene kadar dönem dönem sınavlara tabii tutuluruz. Ortaöğretim kademesini bitirdikten sonra ise yine çeşitli branşlarda ve zorlukluklarda yazın kavurucu sıcaklıklarında üniversiteye giriş için birden fazla sınava gireriz. Bu sınavlardan aldığımız neticeler ile üniversite hayatımız başlar.

Hayalleri öğretmenlikle süslenen bir öğrenci bu süreçleri tamamladıktan sonra dört yıllık öğretmenlik branşlarına ait üniversite eğitimini görür. Vize, final ve hatta büt dediğimiz sınavları dört yıl boyunca belirli bir baraj sayısına karşın tamamlamaya ardından bulunduğu üniversitenin kredi notuna göre diploma almaya hak kazanır. Fakat mikro öğretim tekniği ile yapması gereken son bir adım kalır. O da yaparak yaşayarak öğrenme, öğret yeniden öğret tekniği ile gerçek ortamda uygulanan staj.
Öğretmen bu stajlara katılıp gereken özveriyi sergiler. Önce asıl ders hocasını dinler, takip eder, not alır. Ardından programa göre vakti gelince tahtada kendisi bulunur. Ve dersi kendisi anlatır. Süreç sonunda birçok değerlendirmeye katılır. Üniversite öğretmeni ve staj yaptığı okulda kendisinden sorumlu öğretmenden rubrik değerlendirmeye göre puanlar alır. Almış olduğu bu puanlar stajı başarı ile yapıp yapmadığının kanıtıdır.
Tüm bu süreçler tamamlandığında öğretmen olmaya hak kazanmıştır.

Diplomasını alıp mensubu olduğu üniversite ile ilişkisini kesek öğretmenin imtihanı henüz bitmemiş asıl çetrefilli süreç yeni başlamıştır.

Öğretmen yeterliliğine sahip olması gereken; Genel Kültür, Genel Yetenek, Eğitim Bilimleri ve Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi denilen YÖK tarafından hazırlanan sınava tabi tutulur. Genel Yetenek ve Kültür dediğimiz sınavda 120 soru, Eğitim Bilimleri dediğimiz sınavda 80 soru, Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi diye adlandırılan sınavda ise 75 soru öğretmeni beklemektedir. Peşi sıra yapılan bu sınavlarda hem vatandaşlık hem disiplinine hemde öğretmenlik bilgilerine ait çalışmalar yapar. Senede birkez yapılan ve tamda mevsiminin en sıcak vakitlerinde tesadüfi hatalara açık olan sınav salonlarında sınava giren öğretmen oldukça zorlu zamanlar geçirir. Belirli bir süre içerisinde tüm yıl çalışmış olduğu bilgileri sorular eşliğinde açığa çıkarız. Sınav sonucunda yüzdelikleri birbirinden farklı olan bu dört sınavın aritmetik ortalaması alınıp virgüller ile sıralaması ortaya çıkar. Ve haksızlığın olmadığı liyakatın olduğu sınav sonucu ile atanmayı bekler.

Peki günümüzde bu durum öğretmenlik için yeterli mi ? Elbette yeterli. Öğretmen eğitim öğretim kademelerinde sürekli sınavlara tutulup ardından son kez daha sınava tabi tutulur. Ve sonuç olarak sıralaması ile ihtiyaçlar dahilinde açılan kontenjanlar için tercih vermeye hazırdır.

Peki mülakat nedir ?
Mülakat öğretmen adaylarının veya herhangi bir meslek dalının başına gelmesini istediği en son şey bile değildir. Her ne kadar güvenlik önlemleri alınsa bile illa için işine torpil dediğimiz durumların girmesi olasıdır. Bunu söylemek havada uçan sineği yakalamaya asla benzemiyor. Çünkü 2016-2017 yıllarında kpss derece yapıp, mülakata girip atanamayan bircok öğretmen varken aynı zamanda kpss de düşük puan alıp derece bile yapamayan öğretmenler, çeşitli sebeblerden ya da toplum ağzıyla hitap etmek gerekirse dayıları sayesinde torpil eşliğinde atanmıştır.

Öğretmenler için tamamıyla lüzumsuz olan bu durum Cumhurbaşkanımız tarafından seçim vaadi olarak ” mülakat kalkacak ” sözüyle verilen reklamda gösterilmiştir. Peki şimdiye kadar neden kalmadı ? Milli eğitim bakanının bu ısrarı nedendir ?

Öğretmenler mülakatın olduğu yerde liyakatın olmadığı, liyakatın olduğu yerde ise mülakatın olmadığını apaçık dile getiriyor.

Öğretmenlik haklarını sonuna kadar yerine getiren öğretmen adayları; Bakan Bey’in tasarısı olan mülakat sistemi ve güvenlik önlemlerine asla inanmıyor çünkü geçmişte yaşanan olaylar buna şahit olarak gösteriliyor.

Mülakatsız tamamiyle liyakatlı bir atamanın olması dileğiyle. Şimdiden görevine başlayacak öğretmen arkadaşları tebrik ediyorum.

Ayşegül TAŞ

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP