0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Lice’deki Ashab-ı Kehf Mağarası’nın, Kur’an’da geçen olayın özelliklerini tam olarak yansıttığı tespit edildi. Arapça’da “Gar” kelimesinin insan yapımı veya doğal yolla oluşmuş her türlü mağarayı ifade ettiği, “Kehf” kelimesinin ise sadece insan eliyle yapılmış mağaraya atıfta bulunduğu belirtildi. Mağaranın geniş, dağın eteğinde ve özellikle uçurum tarafının örme duvarla kapatılmış olduğu gözlemlendi. Bu durum, mağaranın geçmişte deprem veya doğal sebeplerle zarar görmesinin ardından yerel yöneticiler tarafından kapatılarak koruma altına alındığını gösterdi.

default

Mağaranın giriş kısmındaki duvarın yıkıldığı ve taşlarının aşağıdaki köy yakınlarına kadar yuvarlandığı gözlemlendi. Bu durum, mağaranın uykuda olan Ashab-ı Kehf’i koruma amacıyla önceki duvarın zamanla yıkıldığını ve taşlarının başka bir yapıda kullanıldığını ortaya koydu. Ancak, bu duvarın sembolik olarak yeniden inşa edilerek mağaranın giriş kısmında bir kapının bırakıldığı tespit edildi.

Kur’an’da geçen ayetlere uygun olarak, güneşin doğarken mağaranın sağına ve batarken soluna vurduğu gözlemlendi. Mağaranın dağın güneye bakan eteğinde olması ve giriş kapısının batıya yönlendirilmiş olması, Kur’an’da anlatılan olayın tam olarak yaşandığını gösterdi.

Ashab-ı Kehf’in uykuda geçen üç yüz yıl süresince bedenlerinde yaşlanma olmadığı, saç ve tırnaklarının uzamadığı belirlendi. Ayrıca, elbiselerinin çürümediği ve tam olarak korunduğu gözlendi. Ashab-ı Kehf’in uyanışıyla ilgili olarak Kur’an’da geçen konuşmaların mağara içerisindeki anıtlarda izlerine rastlandı.

Araştırmacılar, Lice’deki Ashab-ı Kehf Mağarası’nın, Kur’an’ın bu kutsal mekana özel olarak yaptığı atıfların detaylarıyla uyumlu olduğunu belirleyerek, bu keşfin İslam dünyası için büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladılar. Mağaranın tarihi ve dini öneminin, bu bölgede yıllardır süregelen gelenek ve inançlarla birleşerek devam ettiği ifade edildi.