DOLAR 41,0982 0,51%
EURO 47,6349 0,57%
ALTIN 4.457,23-0,46
BITCOIN 45620950,96%
Diyarbakır
38°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

  • Bu Olay Sadece Bir Hevsel Bahçeleri Meselesi Değil..
  • ABONE OL
    9 Temmuz 2024 00:08
    Bu Olay Sadece Bir Hevsel Bahçeleri Meselesi Değil..

    9 Temmuz 2024 00:06


    HEVAL SİMGE KILAVUZ

    Dünya Kültür Mirası listesine taşıdığımız Hevsel Bahçeleri’ni narko-asayiş haberlerinde görmek de varmış. Bu durum evrensel miras özelliğini taşıyan cennet bahçesinin başına gelen ilk olay değil. Geçmişte yaşananlara karşın bugünün aidiyetsizliği ve eylemsizliği göz kamaştırıyor. Bunu gözler önüne sermek adına 2013’ün Hevsel’ine bir hafıza olmak isterim.

    2013 senesinde, Hevsel Bahçeleri için TOKİ, millet bahçeleri projesi düzenledi. Bu projenin ağaç kıyımına sebep olacağı ortadaydı. Dikilecek konutlar ile açılacak tesislerin Hevsel’in doğasını tehdit ediyordu. Bu durum Diyarbakır halkının tepkisine neden oldu. Genç, yaşlı, çocuk, öğrenci, çalışan demeden projeye tepki göstermek adına Hevsel’in kıyım yapılacak bölgesine çadırlar kurulup nöbet tutuldu. Bir tek iş makinası alana alınmayacaktı.

    Çadırların bir kısmı konaklama, bir kısmı yemekhane ve diğer kısmaları ise kütüphaneye çevrildi. Tepkilerin göstermesi adına tüm yaşam koşulları sağlandı.

    Sıra, Diyarbakır kültürünü ve geleneklerini yansıtan eylemleri sürdürmeye gelmişti. Saz, söz ve halay eşliğinde, Diyarbakır’ın bağrından kopan kederli, neşeli türküler söylendi. Pankartlar hazırlandı, yürüyüşler düzenlendi, yerel basına açıklamalar yapıldı. Gün bitiminde ise soğuk hava koşullarına karşın ateş yakılıp etrafında toplanıldı.

    Verilen mücadele içerisinde bir konuda kırgınlık hakimdi: Ülkenin neresinde doğaya veya bir insana haksızlık yapılsa, Diyarbakır halkı meydanlarda kortejler eşliğinde ve sloganlarıyla ses olurdu. Ancak, cennet bahçesi olarak nitelendirilen bu kültürel mirası Diyarbakır halkı dışında kimse sahiplenmedi. Bu, Diyarbakır için ilk sessizlik değildi.

    Bir süre sonra, TOKİ’den gelen projenin gerçekleştirilmeyeceğine dair açıklamalar halkı amacına ulaştırdı. Hevsel Bahçesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2013’te Dünya Miras Listesi’ne girmesi için UNESCO’ya aday gösterildi ve 2015’te UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi. Söz konusu proje gerçek miydi yoksa bir provokasyon mu olduğu hâlâ bilinmez. Ancak o mücadele hepimiz için bir ders niteliğindeydi.

    Ben de bir lise öğrencisi olarak oradaydım. Beyaz gömlek ve mavi kravatlarımızla okulu asıp mücadelenin bir parçası olmaya gönüllü olurduk. Bu sadece Hevsel Bahçeleri için değil, yurdumuzu ilgilendiren her konu için böyleydi.

    Bizi sadece lise sıraları eğitmiyordu, eylem kortejlerinden, Melikahmet’in dar sokaklarından, Diyarbakır Sur tepelerinden, taş hanlarından da besleniyorduk.

    Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi hocalarımız, bizlere öğretimden önce eğitimin önemini vurgulardı. Eğitim; hayata, doğaya ve bireyselliğimize karşı bir tutum geliştirme becerisi iken, öğretim ise bir müfredattı. Bizlere örgütlü olma becerisini kazandırıp, yerel kültür kapsamında birbirimizi diğerimizle mukayese etmeden, biricikliğimizle o okullardan uğurladılar.

    Bugün gelinen noktada, o örgütlü, dikkati her yerde olan, fikir sahibi cin çocukların nerede olduğunu bilmiyorum. Ancak müfredat genişliğinin Hevsel’i narko-asayiş haberlerine taşıyabileceğini de ummuyordum. Bu sorun sadece asayişin sorumluluğu değil, hepimizin sorumluluğu. Çevresinde olup bitenin inşasına yabancı bir gençlik, kendini inşa etmekten yoksundur. Bu olay sadece bir Hevsel Bahçeleri meselesi değildir; bir neslin tutumudur.

    HEVAL SİMGE KILAVUZ

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP