0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Munzurpress, Tunceli Gazeteciler Cemiyeti ve Hollanda Kraliyeti Büyük Elçiliği tarafından 2’nci Uluslararası Gazetecilik ve Basın Özgürlüğü Konferansı Tunceli’de düzenlendi. toplantı Hüseyin Güntaş Kütüphanesi ve Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa Pasurunsesi .com muhabirimizin de katıldığı yerel, ulusal ve uluslararası boyutta çok sayıda gazeteci katıldı. Oturumlardan önce açılış konuşmaları yapıldı.

“Can çekişen gazetecilik için bir çözüm bulmaya çalışıyoruz”

İlk olarak konuşan Tunceli Gazeteciler Derneği Başkanı Ferit Demir, “Basın özgürlüğünü ve can çekişen gazetecilik için bir çözüm bulmaya çalışıyoruz. Bölge de gazetecilik koşulları çok kötü. Haberinin yayınlayacak bir mecra bulamıyor. Bizim amacımızda gazetecilere küçük bir nefes olabilmek. Biz şartlar ne olursa olsun gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Bölgede sesi duyulmaların sesi olacağız” dedi.

“Derdimiz bölgedeki sorunları dünyaya taşımak”

Demir’in ardından konuşan Munzur Press Koordinatörü Mehmet Bidav, “Munzur Press bir ihtiyaçtan doğdu. 22 il aşırı bir politik bir kent. Böyle olunca da objektif gazetecilik zorlaşıyor. Bazı illerde istediğiniz gibi bir haber yapamazsınız. Bizim derdimiz bölgede sorunları dünyaya taşımak, dünyadaki önemli gündemleri bölgeye taşımak” dedi.

İlk oturumda “Yerel Gazeteciliğin Önemi ve Yaşanan Sorunlar” ele alındı. Orhan Şener’in moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, Adıyaman’dan Gazeteci Ömer Karakuş, Malatya’dan Gazeteci Celil Kocataş, Van’dan Gazeteci Salih Sertkal konuştu.

“Radyolar yayın yapamıyor, haftalık gazeteler baskı yapmıyor”

İlk olarak konuşan Adıyaman’dan Gazeteci Ömer Karakuş, depremden sonra ilk iki üç gün Adıyaman’da gazeteciliğin epey zorlaştığını belirterek, kentten haberlerin kimseye ulaştırılmadığını söyledi. Şu an Adıyaman’da geçici konteyner kentte gazetecilik yapılmaya çalışıldığını ifade eden Karakuş, “Radyolar yayın yapamıyor, haftalık gazeteler baskı yapamıyor, reklam alamıyor. Yerel gazete mücadele ediyor ama birçok kurum küçülmeye gitti. Deprem bölgesinde sıkıntılar halen devam ediyor. Umarım bu sorunlar bir an önce çözülür. Şartlar iyi olmadığı için birçok gazeteci kenti terk etmek zorunda kaldı” dedi.

“Yerel medya reklam alamadığı için bir bir kapanıyor”

Malatya’dan Gazeteci Celil Kocataş, deprem sonrasında unutulduklarını söyledi. Depremde çok sayıda arkadaşlarını kaybettiklerini belirten Kocataş, birçok arkadaşının da işsizin kaldığını dile getirdi. Bugün çoğu gazeteci emanet ekipmanla çalıştığını ifade eden Kocataş, ama bu yaşananların gündem yapılmadığını belirtti. Cemiyetlere ekipmanlar gönderildiğini ama bunların gazetecilere ulaştırılmadığına dikkat çeken Kocataş, “Yaygın medya arkadaşlarımızın sigortasını yatırabilir miydi? Evet ama yapmadılar. Yerel medya esnaf olmadığı için reklam alamadı ve bir bir kapanmaya başladı. Yerel medyanın kapanması demek yaygın medyanın oradan haber alamaması demek. Çünkü yaygın medya orada bir gün kalıyor ama yerel medya her gün orada. Günlük gazeteler Basın İlan Kurumu’ndan ilan gelirini alabildi ama radyoların böyle bir geliri yok” dedi.

“Durum acı”

Van’dan Gazeteci Salih Sertkal, 15 Temmuz’dan sonra Van’da var olan 2 televizyonun kapatıldığını belirterek, son zamanlara kadar kentte bir televizyonun olmadığını söyledi. Bunun dışında belediyelere kayyım atandığını belirten Sertkal, yerelin soruna dair haber yaptıklarında baskılara maruz kaldıklarını dile getirdi. Sertkal, “Bölgede yaşanan baskı, batıdakilerine göre kat kat be daha fazla. Van’da muhalif yeni yeni açılmaya başladı. Sınır hattında yaşanan ölümler maalesef çok dikkat çekmiyor. Yerel basın çok kıymetlidir. Yerelde bir gazeteci konuya dikkat çeker, ulusal basındaki gazeteci onu ulusala çeker. Van’da bir gazeteciyi 3 milyon lira verilirken, çok sayıda medya kuruluşuna bunun yüzde 1’i bile verilmedi. Durum bu kadar acı” dedi.