DOLAR 41,0962 0,51%
EURO 47,9244 0,57%
ALTIN 4.492,290,54
BITCOIN 46288060,92%
Diyarbakır
38°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Sezai Karakoç’un Şiirlerinde Diyarbakır: Efsanevi Şehir, Metafizik Mekân

Sezai Karakoç’un Şiirlerinde Diyarbakır: Efsanevi Şehir, Metafizik Mekân

Fransız seyyah Charles Asselineau, "L’Italie et Constantinople" adlı eserinde, "İstanbul sonsuz bir hikâye, Turin hiçbir şey, Diyarbakır ise eski kanatlar ülkesi" diyerek Diyarbakır'ın şehir ve edebiyat ilişkisindeki özel yerine vurgu yapmaktadır. Bu yazıda, Türk edebiyatının usta şairlerinden Sezai Karakoç'un Diyarbakır'a dair şiirlerinde ortaya koyduğu efsanevi ve metafizik anlatıları inceliyoruz.

ABONE OL
4 Ocak 2024 10:38
Sezai Karakoç’un Şiirlerinde Diyarbakır: Efsanevi Şehir, Metafizik Mekân
0

BEĞENDİM

ABONE OL

4 Ocak 2024 10:32


Kaynak: Ramazan SEYKAN

Diyarbakır: Efsanevi Bir Mekân

Sezai Karakoç’un şiirlerinde önemli bir yer tutan coğrafya genelde bütün Ortadoğu ve İslam coğrafyasını; özelde ise Diyarbakır, Ergani ve çevresini kapsar. Karakoç, poetikasına ilham kaynağı olan şehrini çarpıcı ifadelerle şiirine taşırken, sanki Diyarbakır’a olan vefa borcunu ödemek istemiştir. Kendini ‘doğulu’, ‘güneyli’ olarak gören Karakoç’un şiirlerinde memleket imgesi, kan davası, tarla kavgaları, su anlaşmazlıkları, ‘kadın sanatı’ dediği Doğu’ya özgü kış hazırlıkları, ağır işler altında ezilen erkekleri, çarşı ve kahvehanelerden tabloları, annesine dair hatıraları, Dicle, Fırat Nehirleri, Dicle ilçesi ve Ergani ile Diyarbakır’a ait dinî ve coğrafi unsurlarla ortaya çıkar.

Eski bir kanadın ülkesi olarak nitelendirdiği Diyarbakır, şairin şiirlerinde mistik ve metafizik bir dokuya sahiptir. Dicle ile Fırat arasında, İpekten sedirlerinde Kur’an okunan, gül dolu güneşin beyaz köpüklerinde yanmış bir şehir olarak tasvir ettiği Diyarbakır, Karakoç’un özgün dilinde ve büyüleyici anlatımıyla okuyuculara sunulur.

Diyarbakır’ın Metafizik Boyutu

Karakoç’un Diyarbakır’a yüklediği metafizik anlam, sadece şehrin fiziksel özellikleriyle değil, aynı zamanda tarihsel, kültürel ve dini boyutlarıyla da ilgili. Şair, surlardaki kabartmalardan cami duvarlarındaki sembollere kadar şehrin tarihini, sanatını ve ruhunu şiirlerinde işler.

Sezai Karakoç’un “Hızırla Kırk Saat” adlı şiirinde kullanmış olduğu ‘yolculuk’ motifi, aynı zamanda evrensel bir geleneğe, yani ‘Hızır Kıssası’na da referans verir. Böylece şehir sadece fiziksel bir mekân olmaktan çıkıp, tarihsel ve manevi bir derinlik kazanır.

Sonuç: Diyarbakır’da Şiir ve Tarih Buluşuyor

Sezai Karakoç’un şiirlerinde Diyarbakır’a yüklediği efsanevi ve metafizik anlam, sadece şehir manzaralarını anlatan basit bir tasvir olmanın ötesine geçiyor. Karakoç, Diyarbakır’ı sadece fiziksel bir mekân olarak değil, aynı zamanda bir kültür mirası, tarihsel bir dokuya sahip efsanevi bir şehir olarak sunuyor. Bu da şairin eserlerini okuyanlara sadece kelime ve beyitler arasında değil, aynı zamanda şehirde yankı bulan tarih ve kültürle de bütünleşen bir deneyim sunuyor.

gazetedetay

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP