0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Hazırlanan raporda, Güneş ve Rüzgâr Enerjisi Sistemleri (GES/RES), Hidroelektrik Santraller (HES), fosil yakıt rezervleri (taşkömürü, linyit, kaya gazı ve petrol), Karacadağ Volkanik Alanı, jeotermal kaynaklar ve hatta atık pillerden geri kazanılabilecek maden elementleri gibi birçok başlık detaylı şekilde ele alındı.

Hazro’dan Dicle’ye, Sur’dan Silvan’a Uzanan Geniş Araştırma Alanı

Başkan Sönmez, MMG Diyarbakır Şubesi’nin raporunun geçmişte yapılan ve bugün unutulmuş birçok önemli çalışmayı yeniden gündeme taşıdığını belirtti.

“Raporumuz, Hazro’da MTA tarafından yıllar önce yapılan taşkömürü sondajından tutun da, Silvan’da 2012 yılında yapılan kaya gazı sondajına, Dicle ilçesinde 2015’te başlatılıp sürdürülen kurşun ve çinko çalışmasına kadar uzanıyor. Ayrıca Sur ilçesi Çarıklı köyünde MTA tarafından gerçekleştirilen ve 63.8 °C sıcaklıkta jeotermal kaynak tespit edilen 2.000 metrelik sondaj çalışması da bu raporda yer buldu.”

“Madencilik, Modern Hayatın Can Damarıdır”

Sönmez, madenciliğin sanıldığından çok daha büyük bir yaşam alanına dokunduğunu vurguladı:

“Evimizden cep telefonumuza, içtiğimiz sudan kullandığımız araçlara kadar neredeyse her şey madenlerden elde ediliyor. Sadece üretim değil, sağlık, teknoloji ve bankacılık gibi sistemlerde de madenlerin rolü yadsınamaz.”

Enerjide %70’e Yakın Dışa Bağımlılık Alarm Veriyor

MMG Diyarbakır Şube Başkanı Sönmez, Türkiye’nin enerjide yaklaşık %70 oranında dışa bağımlı olduğuna dikkat çekerek, yerli kaynakların önemine işaret etti:

“İlimizde hâlâ tespit edilmemiş birçok maden ve enerji sahası var. Diyarbakır, neredeyse yılın 10-11 ayı güneşli olan bir şehir. Artık küçük ölçekli güneş enerjisi sistemlerinden vazgeçip, büyük ve karmaşık alanlarda GES ve RES sistemleri kurmak zorundayız.”

Güneş ve rüzgâr enerjisi sistemlerinin yatırım maliyetini 5 ila 10 yıl içinde amorti ettiğini belirten Sönmez, bu sistemlerin işletmelere enerji üretmenin yanı sıra ticaret imkânı da sunduğunu söyledi.

Teknoloji, Kadro, Güvenlik Eksikliği Giderilmeli

Raporda ayrıca geçmişteki çalışmaların verimli sonuçlar vermemesinin nedenleri de masaya yatırıldı. Teknik ekipman eksikliği, yetersiz kalifiye personel, analiz laboratuvarlarının azlığı ve güvenlik riskleri, bölgedeki enerji ve madencilik faaliyetlerinin önünü tıkayan temel sebepler olarak gösterildi.

Sönmez, çevresel etkilerin minimuma indirilmesi gerektiğini belirterek şu uyarıda bulundu:

“Yeni çalışmalara başlarken çevreye duyarlı, iş güvenliği öncelikli ve denetimli bir yaklaşım şart. Madencilikle ilgili her çalışma titizlikle planlanmalı ve denetlenmelidir.”

Diyarbakır Türkiye’nin Yeni Enerji Üssü Olabilir

Raporda dikkat çeken bir başka veri ise Diyarbakır’ın Türkiye’de keşfedilen yeni petrol rezervlerinin %58’ine sahip olması. Halihazırda kentteki 307 kuyudan günlük yaklaşık 16 bin 400 varil petrol çıkarılıyor. İlk keşiften bu yana 330 milyon varil petrol üretimiyle, Diyarbakır Türkiye’nin enerji gücüne önemli katkı sunmaya başladı.

Sönmez, bu durumun hem ülke hem de bölge ekonomisi için büyük bir fırsat olduğunu ifade etti:

“Enerji yatırımları sadece enerji bağımsızlığı değil, aynı zamanda Diyarbakır’ın sosyal ve ekonomik kalkınmasının anahtarıdır.”

“Artık Tam Zamanı, Geç Kalmış Değiliz”

Sönmez, “Neden daha önce bulunmadı?” gibi sorularla vakit kaybetmeden harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı.

“Henüz geç kalmış değiliz. Biz MMG olarak, Enerji ve Madencilik Komisyonumuz öncülüğünde Diyarbakır’ın potansiyelini ortaya çıkaracak çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Çok yakında, güncellenmiş raporumuzu da kamuoyuyla paylaşacağız.”

SONUÇ: Yerli Kaynak, Bölgesel Güç

Mimar ve Mühendisler Grubu’nun Diyarbakır özelinde hazırladığı bu stratejik rapor, kentin enerji bağımsızlığına ve ekonomik kalkınmasına katkı sunabilecek birçok kapıyı aralıyor. Yerli maden ve enerji kaynaklarının doğru şekilde tespit edilip değerlendirilmesi halinde, Diyarbakır sadece tarım ve kültürle değil, enerjiyle de Türkiye’nin lokomotif şehirlerinden biri olma yolunda önemli bir adım atmış olacak.