Lice -Kulp ilçesi ile Bingöl’ün Genç ilçesi arasında yer alan Sarım Havzasında bulunan Kılıçlı(Mizag) köyü eşsiz doğa güzelliğiyle göz kamaştırırken köy sakinlerinin maden arama çalışmalarını durdurmak için başlattığı hukuki süreç sonucunda mahkeme bilirkişi heyetinin bölgeyi incelemesi kararı almıştı. Maden arama sondaj çalışmalarının yürütüldüğü bölgeye 2024 yılında Ziraat,Orman,Jeoloji,Çevre ve maden mühendislerinden oluşan bilir kişi heyetinin keşfin ardından mahkemeye sunduğu rapor köy sakinlerini hayal kırıklığına uğrattı.
Söz konusu alanın doğal bir mera özelliği gösterip, köyün hayvancılığı ve arıcılığı için önemli bir alan olduğunu ifade eden Köy sakinlerinin Avukatı Ahmet İnan’’ Davacı gerçek kişilerin tamamı keşif esnasında bu durumu bilirkişilere izah etmiştir. Su ve temiz gıda krizinin hayatımızın en temel problemi haline geldiği bu dönemde, bu raporlarla karar verilemez. Dicle-Fırat havzası ülkenin en çok yer altı su rezervlerini depolayan alandır. Bu bakir alandaki tedbirsiz maden faaliyetleri ülkemizin 20,30 yıllık su ihtiyacını yok edecektir. Endüstriyel tarım ve hayvancılıkta kullanılan zehirler nedeniyle (pestisit) hepimizin etrafında ve ailesinde inanılmaz bir kanser vakaları söz konusudur. Davaya konu alan halen doğal tarım ve hayvancılığın yapıldığı, soframıza gelen gıdanın halen temiz olmasını sağlayan ender bakir alanlardır. Bu rapor, alanda yaşayan insanlara, canlılara, size, bize ve ülkeye saygısızlıktır. Bu kadar emeğe saygısızlıktır’ ’dedi.
Hazırlanan bilirkişi raporunun tamamen eksik olduğunu belirten Avukat Ahmet İnan:
Orman Bilirkişi raporunda, Fauna ve flora çalışması için 4 mevsim saha çalışması yapılması gerekir. PTD’de alanda flora ve faunaya dair bir tane dahi türün varlığından bahsedilmemiş, dalga geçercesine il genelindeki türlerden bahsedilmiştir. (PTD sayfa 99). Sahaya özgü bir çalışma olmaması nedeniyle bilirkişinin; PTD’yi sakat olarak değerlendirmesi gerekirken, sözlü bir istişareyi dayanak göstererek (kök raporda) ve alana sadece bir kaç saatliğine keşfe gelerek, ”biyoçeşitlilik açısından fonksiyonel bir özelliğe sahip alanlardan olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır” demesi, bilirkişinin niyetini ve niteliğini açıkça kuşkulu hale getirmektedir! Güneydoğu ile Doğu Anadolu’nun kesişiminde (Dicle-Fırat havzası) yer alan faaliyet alanı, çok önemli ve özgün türlere ev sahipliği yapmaktadır. Koskoca PTD’de ve sözde bilirkişi raporunda alandaki biyoçeşitliliğe dair hiçbir çalışma olmayıp, biyoçeşitliliğin nasıl korunacağına dair hiçbir cümle de geçmemektedir!
Ziraat bilirkişi raporunda, ”faaliyet alanı yanında bulunan ve yöre halkı tarafından içme ve tarımsal amaçlı kullanılan kaynak ile yer altı sularının analiz edilmesi gerektiğini” belirtmiş, ek raporunda ise kök raporuyla çelişkili bir şekilde ”herhangi bir tarımsal ve hayvancılık faaliyetleri, içme suyu, toprak yapısı gibi öğelere Proje İşletme kaynaklı herhangi bir tehdit söz konusu olmadığı müşahade edilmiştir” demiştir.
Kaynak ile yer altı sularının analize ihtiyacı varsa; bu analizler yapılıp, eksiklik giderilmeden nasıl tehdit ortadan kalkmıştır? Herhalde bilirkişi, ek raporu hazırlarken kendisine vahi gelmiştir.
Proje alanın, belirtilen su kaynağına uzaklığı ne kadardır? Bu su kaynağı tam olarak nerededir? PTD’de de bu veriler yoktur. Hatta PTD sayfa 26’da ”söz konusu proje alanında ve çevresinde herhangi bir su kaynağı veya dere yatağı bulunmamaktadır” denmektedir. Bilirkişi PTD dosyasını okusaydı bu çelişkiyi fark edecekti. (ki okumasına da gerek yoktur, defalarca kez bu sayfayı ve maddi hatayı belirtir beyanları dosyaya bulunmuştuk) Daha PTD’den bir haber bir bilirkişi söz konusudur!
Jeoloji bilirkişi raporunda, faaliyet alanından dere geçtiğini, maden ocağından çıkacak suyun dereye ve çevreye etkisi olabileceğini ama bunun tam belli olmadığını, belirtmişti.
Alanın su potansiyeline, sondajlara ve patlatmalara karşı tedbir için hidrolojik etütlere, kayaç yapısına ve alanın geçirimli arazi olup olmadığına dair hiçbir şeye değinilmemiştir. Yağışlarla beraber proje kapsamında biriken pasa ile cevher yığınlardan ve ayrıştırma işlemlerinden sızacak ölümcül sızıntılar, bu geçirimli topraklardan yer altı-üstü sularına karışabilecek ve patlatma-susuzlaştırma, sondaj gibi işlemlerle bölgenin beslendiği su kaynakları yine tehlikeye atılmış olacaktır. Fakat PTD bu konuda hiçbir hidrolojik etüt ve ADT ve CZT suları için atık su analizi yoktur. Bilirkişi bu izahatımızı, anlaşılmaz bir şekilde doğrulamıştır.
Sahada keşif için oluşturulan heyetin eksik ve tutarsız bilimsellikten uzak bir rapor hazırlandığını belirten Avukat Ahmet İnan’’Hazırlanan bilirkişi raporuna karşı bilimsel açık ve anlaşılır bir şekilde itirazımızı mahkemeye sunduklarını belirtti. Mahkeme heyetinin aldığı karar ile keşif heyeti değiştirilerek 25 haziran tarihinde yeniden keşif yapılması kararı verildi.
DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025EKONOMİ
28 Ağustos 2025