DOLAR 41,0973 0,51%
EURO 47,9174 0,57%
ALTIN 4.486,050,09
BITCOIN 46377231,64%
Diyarbakır
38°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Kulp ilçesi süreçten umutlu!

Kulp ilçesi süreçten umutlu!

Yıllarca terörün etksinde kalan Kulp ilçesinde Devlet Bahçeli'nin başlattığı ve dün Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı mektubu ile silah bırakma çağrısı olumlu yankı buldu.

ABONE OL
28 Şubat 2025 14:24
Kulp ilçesi süreçten umutlu!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

28 Şubat 2025 14:24


Kaynak: MUHSİN TAŞ

Bahçeli’nin DEM Parti’lilerle tokalaştığı 1 Ekim 2024’ten, Öcalan’ın silah bırakma çağrısı yaptığı 27 Şubat 2025’e kadar geçen süreci takip eden ilçe sakinleri köylere geri dönüşlerin daha da artacağını umduklarını belirttiler.
Kulp ilçesinde yaşayan ve Yerel seçimlerde Ak partiden belediye başkan adayı olan Ömer Faruk Yeprem süreci değerlendirdi.

“Artık barış olsun, kardeşlik olsun, analar ağlamasın, kan dökülmesin

2012 yılında 16 yaşındayken o dönem Başbakanımız olan, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve cesur yol arkadaşlarının her türlü riski ve bedeli göze alarak başlattığı süreçle alakalı aşağıdaki konuşmayı yapmış ve desteklerimizi kayıtsız şartsız paylaşmıştık.

“Artık barış olsun, kardeşlik olsun, analar ağlamasın, kan dökülmesin, gencecik fidanlar solmasın diye canı pahasına çabalayan, küresel güçlere karşı dik duran ve daima ülkesini ve milletini savunan, islam ümmetinin umudu olan Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a selamlarımızı ve sevgilerimizi gönderiyoruz. Ve barış sürecine tam destek verdiğimizi ifade etmek istiyoruz.”
1 Ekim 2024’te ülkemiz mozaiğinin yansıması olan gazi meclisimizde MHP ve DEM yakınlaşmasıyla başlayan ve Sayın Devlet Bahçeli’nin anlamlı ve cesur çağrısıyla büyük bir ivme kazanan, son ve tarihi bir fırsat olarak değerlendirilebilecek çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’ye ve aziz milletimize olan bağlılığını canıyla isbat etmiş bir mücadelenin mirasçısı olarak bu sürecin ülkemiz, milletimiz ve bölgemiz için hayati öneme sahip bir çıkış yolu olduğuna inanıyorum. Küresel oyun ve hesapların merkezinde olan bir bölgede yer alan ülke ve millet olarak geçmişimiz, durduğumuz yer ve görüşümüz ne olursa olsun hep birlikte barışı konuşmanın, barış arayışını devam ettirmenin ve barışa uzatılan eli güçlendirmenin sorumluluğunu taşıyoruz. Küresel hesaplar çerçevesinde bölgemiz zorunlu bir değişimden geçmekte, haritalar değişmekte ve yeni sınırlar belirlenmektedir… Bize de düşen zorunlu değişimden etkilenmemek ve küresel kötülük projelerine muhatap olmamak için iyi niyet ve samimiyet esasıyla milli ve gönüllü bir değişim ve dönüşümü başlatmalı ve hep birlikte başarmalıyız.!

Bu sürecin başarıya ulaşması için hep birlikte konuşmanın, barış ve kardeşlik cephesini sağlamlaştırmanın günüdür.

Aklı, hayali, sevdası ve davası Türkiye olan memleket evlatları olarak diyoruz ki; gün her türlü farklılığı bir kenara bırakarak ortak müşterekte buluşmanın ve son fırsat olan bu sürecin başarıya ulaşması için hep birlikte konuşmanın, barış ve kardeşlik cephesini sağlamlaştırmanın günüdür. İnanıyoruz ki; Türkler, Kürtler ve Araplar olarak el ele verdiğimizde hem bölgenin hem de dünyanın en iyi güçlerinden ve insanlığın umut kaynaklarından olacağız. Bölgesel oyun kurucu ve küresel oyun bozucu olmanın, bölgede ve küresel ölçekte söz ve itibar sahibi olmanın yolu iç cepheyi güçlendirmek ve gönüllü vatandaşlık bilincini ve birliğini sağlamaktan geçmektedir. Bu sorun tek taraflı değil çift taraflıdır. Bu sorun her iki taraftan da binlerce acıya ve yürek yakan unutulmaz hikayelere neden olmuştur. Gelen her şehit haberi karşısında yüreklere korlar düşüren , ölen her canın acısını içten hissettiren ve herkese bir şekilde dokunan bu sorunun çözümü, birilerinin siyasi çıkarlarına kurban edilemeyecek kadar önemli ve hayatidir. Esasen MHP’nin ve Dr. Devlet Bahçeli beyefendinin içinde olduğu ve sahiplendiği bir süreci, siyasi çıkarları ülke menfaatlerinden önemli olanların hamasi söylemlerle sulandırmasının önemi ve dikkate değer tarafı yoktur. Zira, tarih her türlü riski ortaya koyarak ve hiçbir çıkar beklentisi gütmeden barışın sağlanması için mücadele edenleri altın harflerle yazarken, siyasi ve menfi çıkarları için engelleyenleri ve acıların devamından siyasi varlık devşirenleri de ayıpla anacaktır.

Sürecin bedelleri ve sonuçları ne olursa olsun bizler her daim barışı konuşan ve kardeşliği savunan tarafta yer alacağız

 

Sürecin bedelleri ve sonuçları ne olursa olsun bizler her daim barışı konuşan ve kardeşliği savunan tarafta yer alacağız. Çünkü biz kardeşiz ve bizim bizden başka kimsemiz yoktur. Bize düşen barışı başarmak ve huzur içinde el ele aydınlık yarınlara ulaşmaktır. Bizim barış arayışımız bölücülük hayalleri değil, binlerce yıldır bir ve beraber olan milletin evlatlarını her türlü kötü emel ve art niyetlere karşı birlik ve beraberlik içinde yarınlara ulaştırmak için mücadele etmektir. Biz bu ülkeyi ve aziz milletimizi çok seviyor, milli ve manevi değerlerimizi canımızdan aziz biliyoruz. Biz bu topraklar üzerinde Türk ile Kürt’ün birliğiyle ulaşılabilecek hedefleri çok iyi idrak ediyoruz. Bizler, millet ve memleket fedaileri olarak milletimizin birliğine, vatanımızın bütünlüğüne ve devletimizin bekasına tam bir bağlılıkla artık kardeşlerin birbirlerine doğrulttuğu ölüm kusan silahlar susmalı, namlular çiçek açmalı, anneler acı değil, sevinç gözyaşlarını akıtmalıdır diyoruz. Bu topraklara barışın gelmesi, birliğimizin tam manasıyla sağlanması ve kardeşliğimizin güçlenmesi için her türlü sorumluluğa hazırız. Anaların ağlamadığı, gencecik fidanların solmadığı, sorunların siyaset zemininde çözüme kavuştuğu yarınları amaçlayan bu sürecin başarıya ulaşması adına canımızla fedakarlık yapmak gerekiyorsa, ben bu fedakarlığı ortaya koymaya ve barış yoluna feda olmaya hazırım. Artık hep birlikte geçmişi ve geçmişin acılarını yüreğimize gömerek yeni bir bahar başlatmanın ve el ele vererek aydınlık yarınlara yürümenin tam zamanıdır”dedi.

 

gazetedetay

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP