0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yazılı olarak yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) soru önergesi sundu.
Milletvekili Eren’in önergesinde, Diyarbakır’ın Kulp (Pasur) ilçesinde yer alan Hesendîn Yaylası’nda 2007 yılından bu yana halkın karşı çıktığı bir madencilik projesine dair hukuki ve çevresel belirsizlikler gündeme taşındı. Eren, şirketin “ÇED gerekli değildir” kararına dayanarak 17 yıl sonra yeniden faaliyete geçmek istemesinin yasal ve toplumsal açıdan ciddi sorunlar barındırdığını vurguladı.

“ÇED Kararı Hukuken Düşmüştür” Uyarısı

Eren, 2007 yılında verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararının, beş yıl içinde herhangi bir faaliyete başlanmaması nedeniyle mevzuat gereği geçersiz hale geldiğini belirtti. Amed Barosu’nun bilgi edinme başvurusu neticesinde, proje sahasında bu süreç içinde hiçbir çalışma yapılmadığının ortaya konulduğunu ifade eden Eren, Bakanlık tarafından bu kararın hâlâ geçerli sayılmasının açık bir mevzuat ihlali olduğunu söyledi.

Sel Baskınında Belgeler Yok Oldu İddiası

Mahkeme süreci devam ederken, Diyarbakır Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilen yazıda, Proje Tanıtım Dosyası ve ilan tutanaklarının sel baskını nedeniyle arşivde bulunamadığı belirtildi. Eren, bu durumu ciddi bir kamu sorumluluğu sorunu olarak değerlendirerek, belgelerin kaybı konusunda herhangi bir soruşturma açılıp açılmadığını sordu.

Yargı Süreci Sürerken Faaliyet Devam Ediyor

Önergesinde, hâlihazırda dava süreci devam ederken maden şirketinin sahada çalışmalarını sürdürmesine tepki gösteren Eren, “Yürütmeyi durdurma kararı çıkmaksızın faaliyetlerin sürdürülmesi, bölgede telafisi imkânsız çevresel zararlara yol açabilir” dedi. Yöre halkının gece gündüz çadır nöbeti tutarak yaylalarını korumaya çalıştığını hatırlattı.

Yaylanın Su Kaynakları ve Geçim Üzerindeki Riski Vurgulandı

Eren’in açıklamalarına göre, Hesendîn Yaylası çevresindeki altı köy ve mezraların birincil su kaynağını oluşturuyor. Bu su kaynakları, bölgedeki hayvancılık ve arıcılığın temelini oluşturmakta. Maden faaliyetlerinin devam etmesi durumunda bu kaynakların kuruma veya kirlenme riskiyle karşı karşıya kalacağı ve yöre halkının geçiminin tehlikeye gireceği ifade edildi.

 Eren’in Bakan Kurum’a Yönelttiği Sorular Şu Şekilde:

1. 2007 yılında verilen “ÇED gerekli değildir” kararının 5 yıl içinde faaliyete geçilmemesi nedeniyle hukuken geçersiz hale geldiği doğru mudur? Bu durumda şirketin halen faaliyet yürütmesine neden izin verilmektedir?
2. Söz konusu maden sahası Bakanlığınızca denetlenmiş midir? ÇED raporu olmaksızın yürütülen faaliyetler ve orman tahribatı nedeniyle herhangi bir idari yaptırım uygulanmış mıdır?
3. Projeye ait tanıtım dosyasının ve ilan tutanaklarının sel baskını nedeniyle arşivde bulunamaması hakkında Bakanlık ne gibi işlemler yapmıştır? Bu belgeler olmadan verilen “ÇED gerekli değildir” kararının geçerliliği nasıl savunulmaktadır?
4. Mahkeme süreci devam ederken şirketin faaliyetlerine devam etmesine neden göz yumulmaktadır? Çevresel zararlar artmadan faaliyetleri durdurmak adına Bakanlığınız ne gibi adımlar atacaktır?
5. Yayladaki su kaynaklarının ve çevre köylerin geçim faaliyetlerinin zarar görme riski hakkında herhangi bir etki değerlendirmesi yapılmış mıdır? Halkın talepleri doğrultusunda projenin iptali veya taşınması gibi alternatifler gündemde midir?
6. 17 yıl önce alınan ve artık geçerli olmayan bir karar yerine yeni bir ÇED süreci başlatılması Bakanlıkça değerlendirilmekte midir?