0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bayındır İçerenköy Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Köksal Bilgen, düzenli sağlık taramaları sayesinde kolon kanserinin erken evrede tespit edilebildiğini belirtti.

Bayındır Sağlık Grubundan yapılan açıklamaya göre, dünya genelinde en yaygın görülen kanser türlerinden kolonun ortaya çıkmasında, genetik faktörler, beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı gibi birçok etken rol oynuyor. Genellikle bağırsaktaki poliplerden kaynaklanan kolon kanseri, kalın bağırsağın herhangi bir bölümünde gelişen anormal hücre büyümeleri sonucu meydana geliyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Bilgen, dışkılama alışkanlıklarında değişiklik, karın ağrısı, şişkinlik ve kansızlığın kolon kanseri belirtileri arasında olduğunu, düzenli taramalar sayesinde kolon kanserinin erken evrede tespit edilebildiğini bildirdi.

Kolon kanserinde genetik faktörlerin ve ailesel yatkınlığın önemli rol oynadığını aktaran Bilgen, özellikle 50 yaş üstü bireylerin risk altında olduğuna değindi.

Bilgen, “Ailede kolon kanseri öyküsü olması, lif bakımından fakir ve kırmızı et ağırlıklı beslenme, obezite ve hareketsiz yaşam tarzı, sigara ve alkol kullanımı, kronik bağırsak hastalıkları, uzun süreli stres ve düzensiz yaşam tarzı, kolon kanseri riskini artıran faktörler arasında yer alıyor.” ifadelerini kullandı.

Kolon kanserinin yüzde 98-99’unun poliplerden kaynaklandığını ve düzenli tarama testleri sonucunda erken teşhisin, hastalığın önlenmesine yardımcı olduğuna değinen Bilgen, “Gaitada gizli kan testi ve kolonoskopi, kolon kanserinin erken teşhisinde en etkili yöntemler arasında yer alıyor. Genellikle 50 yaşından itibaren önerilen tarama testleri, ileri yaşlara kadar düzenli aralıklarla tekrarlanmalı. Özellikle risk grubunda olan bireylerin, 10 yılda bir kolonoskopi yaptırmaları hayati önem taşımakta.” değerlendirmesinde bulundu.

 Tedavi, kanserin ilerleme evresine göre değişiyor

Kolon kanseri tedavisinin evrelere göre belirlendiğine değinen Bilgen, “Birinci evrede kanser, lokal olarak çıkarılabilir veya kısa bir bağırsak segmenti alınarak tedavi edilebilir. İkinci evrede, kalın bağırsağın bir kısmının çıkarılması ve lenf bezelerinin temizlenmesi gerekebilir. Kemoterapi uygulanabilir. Üçüncü evrede ise bağırsak duvarına yayılan kanserlerde cerrahi müdahalenin yanı sıra kemoterapi ve radyoterapi seçenekleri değerlendirilir. Dördüncü evreye gelindiğinde, kanserin uzak organlara yayılması durumunda, öncelikli olarak kemoterapi uygulanır.” şeklinde görüş belirtti.

Bilgen, kolon kanseri tedavisinde laparoskopik cerrahinin, açık cerrahiyle aynı başarı oranına sahip olduğunu ve hastalar için daha konforlu bir iyileşme süreci sunduğunu kaydetti.

Kolon kanseri tedavisinde cerrahi müdahalenin yanı sıra radyoterapi, kemoterapi ve immünoterapi gibi akıllı ilaç tedavilerinin önemli rol oynadığına işaret eden Bilgen, “Özellikle rektum kanserlerinde, cerrahiden önce uygulanan radyoterapi ve kemoterapi yöntemleriyle tümör küçültülerek hastalığın daha etkili bir şekilde kontrol altına alınması sağlanabilir.” değerlendirmesini yaptı.