0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla Diyarbakır’da birçok insan hakları kurumu koşuyolu parkında ortak bir açıklama yaparak, Türkiye’de işkencenin yaygınlığına ve cezasızlık kültürüne dikkat çekti. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilciliği, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Amed Şubesi, SES Amed Şubesi ve Rosa Kadın Derneği tarafından yapılan ortak açıklamada, otoriterleşmenin ve keyfi uygulamaların ülkeyi adeta bir işkence mekânına dönüştürdüğü vurgulandı.

“Hiçbir gerekçe işkenceyi meşrulaştıramaz”

Açıklamada, Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme’ye rağmen, kolluk kuvvetlerinin gözaltı süreçlerinde ve cezaevlerinde işkence ve kötü muamele uygulamalarının sistematik hale geldiği belirtildi. “Hiçbir olağanüstü hal, harp hali ya da siyasi istikrarsızlık, işkenceyi haklı gösteremez” denilen açıklamada, işkencenin insanlık suçu olduğu hatırlatıldı.

Van ve İstanbul’daki protestolarda yaşanan ihlaller örnek gösterildi

15 Şubat 2025’te Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasına ve 19 Mart 2025’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın gözaltına alınıp tutuklanmasına karşı yapılan protestolarda yaşanan hak ihlalleri örnek gösterilerek, güvenlik güçlerinin keyfi ve orantısız şiddet kullanımının sıradanlaştığı vurgulandı.

Cezaevlerinde tecrit ve izolasyon insan onuruna aykırı

Cezaevlerinde uygulanan izolasyon, hasta mahpuslara yönelik kötü muamele, ağız içi arama, çift kelepçe ve mahremiyeti ihlal eden muayene koşulları işkence olarak nitelendirildi. Özellikle İmralı Cezaevi’nde uygulanan mutlak tecrit uygulamasının kabul edilemez olduğu vurgulandı.

Uluslararası tavsiyeler uygulanmalı

BM İşkenceye Karşı Komite ve CPT raporlarının dikkate alınmadığı belirtilen açıklamada, ulusal önleme mekanizması olarak kurulan TİHEK’in işlevsizliği eleştirildi. Bunun yerine BM Paris Prensiplerine uygun, tamamen bağımsız bir Ulusal Önleme Mekanizması’nın kurulması talep edildi.

“Cezasızlığa son verilsin” çağrısı

İnsan hakları örgütleri, işkencenin yaygınlaşmasının temel nedeninin cezasızlık olduğunu vurgulayarak, işkenceyi gerçekleştiren görevlilerin yargı önüne çıkarılması, etkin ve bağımsız soruşturmaların yapılması gerektiğini ifade etti.

Toplumun tümüne çağrı: “İşkenceye karşı ses çıkar”

Açıklamanın sonunda, insanlık onuruna sahip çıkmanın sadece kurumların değil, tüm toplumun ortak sorumluluğu olduğu belirtilerek, işkence görenlerle dayanışma çağrısı yapıldı:

“İşkencesiz bir Türkiye ve dünya için, işkenceyi belgelemeye, raporlamaya, mağdurlara destek sunmaya ve cezasızlıkla mücadele etmeye devam edeceğiz.”