Üçtepe Höyüğü, Doğu Anadolu Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki önemli arkeolojik alanlardan biridir. Eski adının Tuşha ya da Tuşhan olduğu düşünülen höyüğün tarihi, arkeolojik buluntular ve kazılarla gün yüzüne çıkmaktadır.
1865 yılında Diyarbakır’da görev yapan İngiliz elçisi J. C. Taylor, Asur İmparatorluğu kralları II. Ashurnasirpal ve III. Salmanasar tarafından dikilmiş kireç taşı stelleri keşfetmiştir. Ancak bölgede 1986 yılına kadar sınırlı yüzey araştırmaları dışında herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Prof. Dr. Veli Sevin başkanlığında 1986 yılında başlatılan kazı çalışmaları, höyüğün tarihî derinliklerini gün ışığına çıkarmıştır.
Höyüğün 200 metre çapındaki konisi, Yeni Asur yerleşimini andıran kalın duvarlarla çevrili bir iç kaleyi temsil etmektedir. Bu kalın duvarın 41/43 – 15/19 cm’lik kerpiç bloklarla inşa edildiği ve 3,3 metreye kadar korunduğu belirlenmiştir.
Höyükte yapılan kazı çalışmalarında, dokuzuncu yapı katında bir kadınla bir kız çocuğunun gömüldüğü bir mezar ortaya çıkarılmıştır. Giyinik ve takılı olarak gömülen bu mezar, altın takılar, fayans boncuklar, tunç bilezik ve kaliteli seramiklerle zenginleştirilmiştir. Ayrıca, Orta Tunç Çağı’na tarihlenen 11. tabakada yöreye özgü bir bezeme tekniğiyle üretilmiş seramikler bulunmaktadır.
Helenistik Dönem’e ait yapı duvarlarının kireç sıva ile kaplandığı, çeşitli renklerde boyandığı ve muhtemelen mozaik tabanlı olduğu tespit edilmiştir. Duvarlarda yer alan freskolar ve taban mozaikleri, Samsat’taki Mithridates Sarayı’na benzer özelliklere sahiptir, bu da höyüğün zengin tarihine ve kültürel birikimine işaret etmektedir.
DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025EKONOMİ
27 Ağustos 2025