0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Dört Ayaklı Minare:

1500 yılında inşa edilen ve Kasım Padişah Camii’ne ait olan Dört Ayaklı Minare’nin dayanıklılığı dikkat çekiyor. Bazalt taşından yapılan yığma üst yapısı, dört adet sütun üzerine serbest bir şekilde oturuyor. Purdue Üniversitesi’nden bir araştırma grubunun dinamik analizleri, minarenin depremlere karşı direncini sağlayan bir sallanma davranışı sergilediğini ortaya koydu. Kurşun mafsalların kullanımı, minarenin devrilme hareketini yumuşatarak dayanıklılığını arttırıyor.

Malabadi Köprüsü:

Diyarbakır’a yaklaşık 99 km mesafedeki Malabadi Köprüsü, tek ana kemerli ve iki yana meyilli bir yapıdır. 12. yy’a tarihlenen bu köprünün ayakta kalmasındaki en önemli faktör, sağlam zemin üzerine oturtulmuş olmasıdır. Yapısal dayanıklılığı, depremlere karşı direncini gösteriyor.

Ulu Cami Hanefiler Bölümü:

Diyarbakır Ulu Camii, iç mekandaki taşıyıcı duvar alanının az olmasıyla dikkat çeker. Sütun ve fil ayakları gibi taşıyıcı elemanlar kullanılarak, narin bir taşıyıcı sistem elde edilmiştir. Bu yapı, hem statik açıdan güvenli hem de fonksiyonel bir yaşam alanı sağlamaktadır. Taşıyıcı sisteminin duvarlar yanında sütun ve kemerlerle desteklenmiş olması, yapının özgünlüğünü ve dayanıklılığını gösterir.

Mesudiye Medresesi’ndeki Dönen Sütun:

Mesudiye Medresesi’nde yer alan dönen sütunlar, yapısal güvenliğin takibini sağlamak amacıyla inşa edilmiştir. Yapıda oluşabilecek deprem kaynaklı yer değiştirmeleri erken tespit edebilen bu sütunlar, yapısal dayanıklılığın önemli bir göstergesidir.

Diyarbakır’daki bu tarihi taş yapılar, sadece mimari şaheserler değil, aynı zamanda dayanıklılıkları ve yapısal sağlamlıklarıyla da dikkat çekiyor. Bu eserler, geçmişin mimari mühendislik başarılarını günümüze taşıyor ve gelecek nesillere aktarılmak üzere korunmaları gereken kültürel miraslar arasında yer alıyor.