0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kılıç’a göre, leylekler artık göç etme ihtiyacı hissetmiyorlar çünkü Diyarbakır ve Batman çevresindeki iklim şartları onlar için uygun hale geldi. Bu durum, daha sıcak bir ortamda yiyecek bulmaları ve soğuktan kaçınmalarıyla ilişkilendiriliyor.

Ancak bu durumun küresel ısınmanın bir sonucu olduğunu belirten Kılıç, çevredeki diğer kuş türlerinin yok olma riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguluyor. Kılıç’a göre, habitat kaybı ve iklim değişikliği gibi etkenler, pek çok kuş türünün yaşam alanlarını kaybetmesine neden olabilir.

2002 yılında bir proje ile çalışmalara başladıklarını dile getiren Kılıç, “Bu durum 2002 yılından beri gözlenmeye başlandı. Dicle Üniversitesi olarak biz 2002 yılında bir projeyle çalışmaları başlattık. O zaman göç etmeyen bir veya iki bireyi görebiliyorduk. Yıllar İçinde Bu sayı 2023 yılında yüzü açtı. Yani Leylekler artık göç etme ihtiyacı hissetmiyor. Niye göçü ne denir soğuktan kaçınmak yiyecek bulabilmek Diyarbakır’da Batman civarında artık Leylekler hem ısı yönünden ortamı ısı yönünden daha uygun bir ortama sahipler ve yiyecek de bulabiliyorlar ve bireylerden bazılarının tercihi göç etmeme yönünde göç edenler yine devam edecek. Çünkü bu içgüdüsel bir olay genetiği işlenmiş ama yıllar İçinde bu sayının daha da artması beklenmekte Çünkü giderek daha fazla kuraklığı daha fazla ısınmayı göreceğiz. Ondan dolayı Leylekler 5.000 kilometre mesafeye gitmeye ihtiyaç hissetmeyecektir. Yani Ata Yurdu yine bu bölge olarak kalmaya Kışlak olarak burası kalmaya devam edecek” diye konuştu.

NE YAPMAK LAZIM, ÖNERİLER?

Anadolu’da 500’den fazla kuş türü olduğunu, iklim değişikliğinin bu kuş türlerinin yok olmasına da neden olacağını belirten Kılıç, “Şimdi bu küresel ısınma tüm dünyayı insanla ilgilendiren bir olay bunun leyleklere belki olumlu bir yansıması olabilir ama çevremizde 200’den fazla kuş türü var. Anadolu’da 500’den fazla kuş türü var. Bu iklim değişikliği bu türlerin Yok olmasına neden olacak? Adaptasyon gösterenler çok az ve insanoğlunun eylemlerin neticesinde şehirler tarım alanları sanayiden dolayı biz Habitat kaybı yaşıyoruz tabiatta ciddi değişiklik var. Bunlar maalesef gittikçe de artıyor. Bizim çevreye uyumlu gelişim stratejisini belirlememiz lazım. Eğer türleri kaybedersek ortamda yaşanabilecek şey kalmayacak. Doğal çevre kalmayacak. Bizim tabiatın özelliklerine saygı duymamız lazım. Her zaman bir alternatif vardır. Bilim her zaman yeni Önerler sunar. Biz gelişimleri çevreyle uyumlu biçimde değerlendirmeliyiz. Sanayiyi yerleşim yerlerini tahribat yapmayacak şekilde düzenlersek daha kazançlı çıkarız. Pek çok ileri ülkelerde çevrenin özellikle korunduğunu desteklendiğini biliyoruz. Ve buradan biz daha uzun yıllar doğal imkanları kazanma şansına sahip olursunuz ve bunları sürdürecek olursak aşırı haşaratın, çoğalması bunun dışında istenmeyen otların fazla çoğalması engellenebilir. Ama bu türler yok. Olursa tabiatın silahlarını elinden almış olursunuz. Buna dikkat etmemiz lazım. Çevrenin özelliğini bilerek çevreye uygun gelişme stratejilerini benimsememiz lazım suyu kirletmemek lazım. Tarım alanlarında aşırı gübreleme ilaçlamadan vazgeçmemiz lazım. Su artık çok değerli bizim kırsalda irili ufaklı göletler yapmamız lazım. Çünkü su yok kar yağışı olmayınca su akıp geçiyor bizim suyu biriktirmemiz lazım. Bunun dışında şehirlerde kesinlikle Yağmur sistemleri ile suyu biriktirmemiz lazım. Çimen, çiçek gibi su sarfiyatının fazla olduğu uygulamalardan vazgeçmemiz lazım bu su tasarrufu açısından önemlidir ve insanımızı da bu konuda bilinçlendirmemiz lazım ki su tasarrufu sağlansın. Aksi takdirde geleceğimiz çok karamsar ülkenin gerçeğidir deprem bir gerçek daha var en az deprem kadar önemli susuzluk kuraklık Buna dikkat çekmemiz lazım akıl ve bilimle çözmeyeceğimiz olay yok. Ağaçlandırma çok değerlidir ve tarım alanlarının mutlaka ekilip dikilmesi lazım. Bu yüzden çiftçimize her zaman ekonomik olarak değerlendirmemiz desteklememiz lazım ekili alanlar olduğu zaman toprak suyu Tutar o bölgede ne artar yağışa katkısı olur aksi takdirde biz suyu çok az bulabilme imkanına sahibi olacağız” şeklinde konuştu.

KAYNAK SULARI ÖNEMLİ SORUNLARDAN BİRİ

Yer altı sularını zaruri olmadıkça kullanılmaması gerektiğini de sözlerine ekleyen Kılıç, “Bu tehlikeli önemli sorunlardan biri de kaynak suları şimdi yoğun olarak kaynak sularına gidiyoruz. Bu sular 3000 yılda 5000 yılda 10000 yılda birikiyor. Bugünü kurtardık. Yarın ne olacak? O yüzden yeraltı sularını çok zaruri olmadığımız müddetçe kullanmayalım. Evet leyleklerimiz bölgede kutsal kabul ediliyor. Bu da çevre bilincine aslında gösterir. Yalnızca leylekler değil. Başka türlerde de bu var çünkü güneye göç etmesini insanımız hacca gitme olarak değerlendiriyor. O yüzden öyle bir yakınlığı da var. Mesela kırlangıçları haccacık diye ifade eder, Tahtalı işte ötüşünü ilahi diye değerlendirir. Bu insanın tabiatı olan ilgisidir. Bu değerler her toplumda yok burada da var” diye konuştu.