Ahmed Arif’in Diyarbakır Kalesi’nden notlarla örülü hikayesi, bir şairin memleketine olan özlemle şekillenmiş bir destandır. Arif, tarih boyunca birçok medeniyetin beşiği olan Diyarbakır’a dair duyduğu sevgiyi ve özlemi mısralarına dökmüştür.
Arif’in çocukluğu, Suriçi’nin dar sokaklarında, Arnavut kaldırımlı sokaklarda geçer. Bahçede akan zaman, askerlerin huzurlu uykuları, misafirperverlik ve genç Arif’in masum gülüşü, Diyarbakır’ın tarihini bir araya getiren renkli karelerdir. Yıllar sonra, daracık bir hücrede geçen günlerde, o güzel günlerin hasreti ve Diyarbakır’ın sımsıcak kucağına duyulan özlem, Arif’in kaleminde can bulur.
Arif’in memleket özlemi, şiirin karanlık hücrelerinde filizlenir. Urfa, Afyon, Uşak ve Ankara’da geçen gençlik yılları, Diyarbakır’ın gölgesinde birer durak gibidir. Ancak şiirin zindanlarında, karanlık odalarda şekillenen sözler, memleket hasretini, kaderin ağırlığı ile yoğrularak hayata döner.
Ahmed Arif’in memleketine olan sevgisi, Diyarbakır’ın tarihine, kültürüne ve doğasına derin bir bağlılıkla örülüdür. Arif’in dedesi, çağının önemli din âlimi Şeyh Abdülkadir Cibralî’dir. Bu soylu miras, Arif’in kimliğini şekillendiren önemli unsurlardan biridir. Ancak aynı miras, Lawrence’ın kiralık katilleri tarafından yok edilmiş, geride yalnızca Arif ve annesi Sare kalmıştır.
Ahmed Arif’in Diyarbakır’a olan sevgisi, sadece şehrin tarihine değil, aynı zamanda doğasına, nehirlerine, bahçelerine ve sokaklarına duyduğu özleme de kaynaklık eder. Şiirin, “Diyarbekir Kalesi’nden Notlar ve Adiloşairin ta içine bakmak demektir” mısralarıyla, şairin Diyarbakır’a olan tutkusunu ifade eder.
Arif’in hayatındaki zorlu dönemler, hapishane günleri ve sorgu odalarındaki acılar, Diyarbakır’a olan özleminin bir yansımasıdır. “İşkence gören tüm çocuklardan özür dilerim” diyerek şiirini noktalaması, sadece kendi acılarına değil, genel bir insanlık haksızlığına karşı duyduğu vicdanî sorumluluğunun bir ifadesidir.
Ahmed Arif’in şiiri, sadece sözlerden ibaret değildir; o, Diyarbakır’ın taş duvarlarına, nehri Dicle’nin akışına, bahçelerine, sokaklarına ve insanlarına bir ağıt düşürmüştür. Bu özel ninni, hem bir şairin hem de bir Diyarbakırlı’nın memleketine olan sonsuz sevgisinin izini sürmektedir.
DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025EKONOMİ
27 Ağustos 2025