DOLAR 41,0959 0,51%
EURO 47,8007 0,58%
ALTIN 4.482,080,09
BITCOIN 46105232,47%
Diyarbakır
36°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Depreme dirençli şehirler için uyarı: Daha fazla bedel ödeyemeyiz

Depreme dirençli şehirler için uyarı: Daha fazla bedel ödeyemeyiz

Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Diyarbakır Şube Başkanı Gülhan Sönmez,17 Ağustos 1999 Marmara depreminin yıldönümünde açıklamada bulundu.

ABONE OL
17 Ağustos 2025 22:51
Depreme dirençli şehirler için uyarı: Daha fazla bedel ödeyemeyiz
0

BEĞENDİM

ABONE OL

17 Ağustos 2025 22:51


Kaynak: BÜLTEN

MMG Diyarbakır Şube Başkanı Gülhan Sönmez yaptığı açıklamada, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden tam 26 yıl geçti. Öncelikle 17 Ağustos depreminde vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu ay Balıkesir Sındırgı’da, 6 Şubat 2023’te ise Kahramanmaraş ve çevresinde meydana gelen depremlerdeki yıkımlar ve kayıplarımız bu hususta yetersiz kaldığımızı gösteriyor.  Daha fazla bedel ödemeden yapı stoklarının denetlenmesi, afet yönetim planlarının tam anlamıyla uygulanması gerekiyor. 1999 yılı Marmara depreminden sonra yapılan tüm yapılarda, yasa ve yönetmeliklerinin gerektirdiği şekilde, depreme dayanaklı yapılar yapılmaya başlanmıştır. Özellikle TOKİ eliyle 20 senede yüzbinlerce konut yapılmıştır. Yaşanan Kahraman Maraş depreminde de TOKİ’nin yaptığı tüm binaların güvenli olduğu görülmüştür. Deprem, gerekli mühendislik hizmeti alınmadan yapılmış 2000 yılı öncesi, 40 yıl ve üzeri yaşlarda bulunan yapılar, fay hatlarına yakın olduğu halde dikkate alınmayan, yeterli hassasiyetle incelenmeyen veya zemin etüdü iyi yapılmayan binaların depremde hasar gördüğünü göstermektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanımızın verdiği bilgiye göre, bu depremlerde yıkılan binaların %97’sinin 2000 yılı öncesi yapılmış yapılar olduğu anlaşılmıştır.

Başkan Sönmez Yaklaşık 50 bin kişinin vefat ettiği Kahramanmaraş’taki depremlerin ardından, ülke olarak deprem ile mücadeleye çok önem vermek zorunda olduklarını ifade ederek; depremde yıkılan, ağır hasar gören veya az hasarlı yapılarımızın nedenleri, mevcut yapı stokumuzun durumu, güvenli olup olmadığı, depremde ayakta kalan hasarsız yapılarımızda nelerin doğru yapıldığı, depreme dayanıklı, sağlıklı, güvenilir, sağlam yapılarımızın nasıl olması gerektiği, yaşadığımız bu ve buna benzer olabilecek depremlerde can kaybı yaşamayacağımız konutların nerede ve nasıl yapılması gerektiği soruları, gündemin en önemli maddeleridir. İlk olarak deprem bölgesinde yapılacak yeni yapılar ile İstanbul ve çevresinde yaşanabilecek yeni bir deprem öncesi, tedbirlerimiz neler olmalıdır sorularına yanıt aranmalıdır. Depremle mücadele, deprem öncesi alınacak önlemlerden geçiyor bu sebeple, konunun öneminin farkında olmak, başta bizi, aile bireylerimizi ve dolaylı olarak toplum ve devleti konuyla ilgili harekete geçirmeyi sağlar; bu açıdan bireysel farkındalık çok önemlidir .Büyük çaplı depremlerden sonra özellikle ülkemizin bulunduğu konum itibariyle fay kuşaklarının üzerinde olmasından kaynaklı olarak deprem gerçeğiyle hareket edilmesi gerektiğini belirterek deprem bilincinin artması ve yapı denetim sistemlerinin daha etkin hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. “İlimizde ve Ülkemizde yapı stokları yenileniyor. Ama depreme dayanıksız on binlerce binamız var. Bunların hepsinin detaylı bir şekilde, bilimsel veriler ışığında elden geçirerek önleme planlarının yapılması gerekiyor” dedi.

Sönmez, 26 yıl önceki Marmara ve 6 Şubat depremlerinin Türkiye’nin deprem ülkesi olduğu gerçeğini her defasında hatırlattığını belirterek Afet anında birlik beraberlik içerisinde bir toplum olduk. Bu sonuna kadar övünülecek bir özelliğimizdir.  Ama deprem ülkesiyiz tedbirimizi alabiliriz. Kentsel dönüşüm konusunda önemli adımlar atmalıyız. Görüyoruz ki; deprem şehirlerimizi modern çağa uyarlarken ihmal ettiğimiz konuları bir kez daha acı bir tecrübeyle gözler önüne serdi. Bu elim hadiseden ders almalı, herkes üzerine düşeni hakkıyla yerine getirmeli ve bir daha böyle bir felaketin yaşanmaması için gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Ülkemizde yapılan afet yönetimi çalışmalarını genelde afetlerden sonraki “müdahale etme” ve yara sarma yani “iyileştirme” aşamalarına yöneltmiş olduğumuzu görürüz. Afet Yönetimini, sadece insanları enkaz altından kurtarmak, hastaneye yetiştirmek vb. benzeri müdahale çalışmalarını sevk ve idare etmek” olarak algılamış ve sadece afet yönetiminin iki evresini uygulamışız. Aslında afet yönetimi önceliği insanları tehlikelerden korumak ve mevcut riskleri afetler olmadan önce azaltmaya ve toplumun afetlere karşı direncini artırmaya yöneliktir. Amaç insanları nasıl enkaz altından kurtarırız?” değil; “insanlar nasıl enkaz altında kalmaz?” diye çalışmaktır. Allah muhafaza beklenen bir deprem gerçekleşirse klasik “kriz yönetimi” yöntemiyle vereceğimiz kayıplar çok büyük olacak ve özellikle İstanbul’daki depremin ortaya çıkardığı riskler yönetilemeyecektir.

Başkan Sönmez son olarak; şehirlerimizde depreme dayanıklı yapıların oluşturulması gerektiğini, depreme dirençli şehirlerin yapılması için her türlü önlemin alınması ve düzenlemelerin yapılması gerekiyor, depremi önleyemeyiz ancak etkilerini azaltabileceklerini ifade ederek  Mimar ve Mühendisler Grubu olarak deprem gerçeğiyle hareket etme noktasında her türlü teknik desteği vermeye hazır olduklarını belirtti.

gazetedetay

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.