DOLAR 41,1129 0,53%
EURO 47,8370 0,60%
ALTIN 4.483,440,02
BITCOIN 4567140-0,37%
Diyarbakır
37°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Bir ömür mesaide: DİSKİ’nin sadakatiyle tanınan emektarı Hacı Ahmet Yavuz

Bir ömür mesaide: DİSKİ’nin sadakatiyle tanınan emektarı Hacı Ahmet Yavuz

Hiç izin almadan geçen uzun yılların ardından, DİSKİ’nin sessiz ama sarsılmaz hafızası Hacı Ahmet Yavuz’la adanmış bir ömrün izini sürdük.

ABONE OL
2 Temmuz 2025 10:09
Bir ömür mesaide: DİSKİ’nin sadakatiyle tanınan emektarı Hacı Ahmet Yavuz
0

BEĞENDİM

ABONE OL

2 Temmuz 2025 10:09


Kaynak: BÜLTEN

Kurumların gerçek hafızası, yıllarını o kuruma adayan emektarların omuzlarında yükselir. Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi (DİSKİ) Genel Müdürlüğü bünyesinde yaklaşık yirmi yıldır görev yapan Hacı Ahmet Yavuz da bu hafızanın en kıymetli taşıyıcılarından biridir.

Sadece DİSKİ’de değil, kamu hizmetinin farklı kademelerinde geçen otuz yılı aşkın meslek yaşamında sadakati, özverisi ve titizliğiyle örnek gösterilen bir isim oldu. Farklı birimlerde edindiği geniş tecrübe, Stok Şube Müdürlüğü’nde yürüttüğü sorumluluk ve yıllarca izin kullanmadan gösterdiği görev bilinci, onu sadece bir çalışan değil, aynı zamanda kurumun temel değerlerinden biri hâline getirdi.

Bu röportajda, Hacı Ahmet Yavuz’un belleğinde biriken deneyimlere, kurum kültürüne ve hayatına yön veren ilkelere kulak verdik. Sözleri, bugünün çalışanlarına olduğu kadar geleceğin emekçilerine de ilham verecek içtenlikteydi.

Şimdi, DİSKİ’nin sessiz ama sarsılmaz hafızasıyla zamanın izini birlikte sürüyoruz…

Sayın Hacı Ahmet Yavuz, DİSKİ’de 20 yılı aşkın süredir görev yapıyorsunuz. Bu uzun mesai sürecinde birçok birimde çalıştınız. İlk gününüzü hatırlıyor musunuz?

Elbette hatırlıyorum. Sanki dün başlamışım gibi hâlâ aklımda. O ilk gün içimde taşıdığım heyecan ve sorumluluk duygusu hâlâ taptaze. O günden bugüne hep aynı inançla çalıştım: “Halka hizmet, Hakk’a hizmettir.” Bu anlayış, hem meslek hayatımın pusulası hem de mesai arkadaşlarımla kurduğum ilişkilerin temelini oluşturdu.

Farklı birimlerde çalışmak, kurumun genel işleyişini görme fırsatı sunar. Zaman içinde hangi birimlerde, hangi görevleri üstlendiniz? Bu görevler size neler kattı?

1988-1998 yılları arasında Diyarbakır İl Müftülüğünde, 1998-2006 arasında ise Diyarbakır Valiliği’nde çeşitli görevlerde bulundum. 2006 yılından itibaren DİSKİ bünyesindeyim. Hâlen Stok Şube Müdürlüğü görevimi sürdürmekle birlikte farklı daire başkanlıklarında da çeşitli sorumluluklar üstleniyorum.

Bu süreç bana yalnızca mesleki tecrübe değil, kurumu derinlemesine tanıma ve karar alma süreçlerine daha geniş bir bakışla yaklaşma imkânı sundu. İletişim yetkinliğim gelişti, kurum kültürünü içselleştirdim.

Stok Şube Müdürlüğü gibi titizlik ve güven gerektiren bir görevi yürütüyorsunuz. Bu alandaki deneyimlerinizle malzeme ve kaynak yönetiminin önemini nasıl anlatırsınız?

Stok yönetimi, kurumun görünmeyen ama en kritik damarlarından biridir. İçme suyu ve kanalizasyon tesisatından kırtasiye ve hırdavat malzemelerine kadar geniş bir yelpazede ihtiyaç analizleri yapıyor; ihale sürecinden teslimata kadar tüm adımları titizlikle takip ediyorum.

Stok kontrollerini güncel tutmak ve malzemeleri etkin kullanmak, kaynak israfını önler. Bu görev yalnızca teknik değil, aynı zamanda güvene dayalı bir sorumluluktur. Doğru planlama, etkili tedarik ve şeffaf yönetim, kurumsal sürdürülebilirliğin temelini oluşturur.

Sizin için “elinin sıkılığıyla tanınır” diyorlar. İsraf ve tasarruf dengesini nasıl sağlıyorsunuz? Bu tutum zaman içinde nasıl şekillendi?

Evet, bu söz bazen tebessüm ettiriyor ama altında yatan ciddi bir anlayış var: İsrafın haram olduğuna inanıyorum. Peygamber Efendimiz “Abdest alırken bile suyu israf etmeyin” buyurmuştur. Bu anlayışı hem kişisel hem de kurumsal hayatımın temel ilkesi yaptım.

Stok yönetiminde birimlerin gerçek ihtiyaçlarını dikkate alarak gereksiz harcamalardan kaçınıyoruz. Kurum bütçesini isabetli ve tasarruflu kullanmak, hizmetin sürdürülebilirliğini doğrudan etkiler. Bu tutum zamanla karakterimin bir parçası hâline geldi.

Çalışma hayatınız boyunca hiç izin kullanmadığınız doğru mu? Bu sıra dışı durumun arkasındaki motivasyon nedir?

Evet, neredeyse hiç izin kullanmadım. Bunun bedeli de oldu; zaman zaman aileme yeterince zaman ayıramadım. Ancak işime duyduğum sevgi, arkadaşlık ilişkilerim ve görevime duyduğum saygı beni her sabah yeniden motive etti.

Bu bir alışkanlıktan öte, bir çalışma disiplini. Yardımcı olabildiğim her gün, bir kişiye faydam dokunduğu her an kendimi mutlu hissettim.

20 yılı aşkın bu yolculukta DİSKİ’nin geçirdiği değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Eskiyle yeniyi karşılaştırdığınızda ne görüyorsunuz?

DİSKİ büyük bir dönüşüm geçirdi. Teknolojinin gelişmesi, hizmet alanlarının genişlemesi ve şehirleşmenin artmasıyla birlikte kurum da profesyonelleşti. Önceden manuel yöntemlerle yaptığımız işler artık dijital sistemlerle yürütülüyor.

Ancak temel prensip değişmedi: Halkın hizmetini önceleyen anlayış, bugün daha etkili araçlarla devam ediyor.

Bunca görev ve krizin ardından: En zorlu döneminizi nasıl hatırlıyorsunuz? O süreci nasıl yönettiniz?

Zor dönemler elbette oldu. Özellikle kurumsallaşma sürecinde alışkanlıkların değişmesi kolay değildi. Ancak deneyimim ve ekip arkadaşlarımla kurduğum güvene dayalı iletişim sayesinde bu süreçleri başarıyla yönettik.

Her kriz, bir öğrenme süreci sunar; yeter ki sabır ve yapıcı bir yaklaşımla ele alınsın.

Kurumsal aidiyet, çoğu kişi için soyut bir kavram. Sizin için ne anlam ifade ediyor?

Aidiyet benim için sadece bir yerde çalışmak değil, oraya ruhunu katmaktır. Güvenmek ve güvenilmek, görevle özdeşleşmek, kurumu kendi evi gibi benimsemektir. İnsan, kendini ait hissettiği yerde verimli olur; bu duygu olmadan yapılan iş eksik kalır.

Yeni başlayan genç çalışanlara dönüp baktığınızda: “Öğrendiğim en kıymetli şey” dediğiniz nedir?

Dürüstlük ve sadelik her zaman kazandırır. İnsan ilişkilerinde samimiyet, meslek hayatında ise tutarlılık önemlidir. Dostluklar kurun, kendinizi sürekli geliştirin. Mevlânâ’nın şu sözü rehberim oldu: “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.” Gençlere tavsiyem, kendilerini sadece meslekleriyle değil, insanlıklarıyla da var etmeleri.

DİSKİ’nin hafızasında “Hacı Ahmet Yavuz” ismi nasıl hatırlansın istersiniz? Bu kadar yılın ardından sizce ne kaldı, ne kalmalı?

En büyük takdir, yaptığım işlerin bir iz bırakmasıdır. Umarım çalışmalarım ve gösterdiğim özveriyle fayda sağlamışımdır. Ardımda dürüstlük, disiplin ve sadakatle örülmüş bir emek bırakabildiysem, bu benim için en büyük onurdur.

 

gazetedetay

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.