Günümüz internet çağı, insanlığa bilgi ve hız konforu sağlasa bile, beraberinde dezavantajlarını da getirmekte. Ruhsal hastalıklar da bu çağdan nasibini almakta. Toplumumuzda yaygın olarak görülen ruhsal rahatsızlıkları, nedenleriyle beraber Psikiyatrist/Psikoterapist Dr. Sultan Basmacı Kandemir’e sorduk.
Özellikle ergen ve gençler üzerinde iletişim problemlerine, özsaygıya ve bağımlılıklara değinen Kandemir, sorularımızı şöyle yanıtladı;
Anksiyete bozuklukları, depresyon, alkol ve madde kullanımı yaygınlığı ve bağımlılıklar kapsamında, özellikle dijital çağa uyumlu kumar bağımlılıkları sıkça gördüğümüz; bireyi, aileyi ve dolaylı olarak toplumu etkileyen psikiyatrik hastalıklar olarak yorumlanabilir.
Geniş iletişim ağı olan internet sayesinde, bireyin ve toplumun iletişim şekli de değişim gösterdi. Bu durum, bireyler arası iletişimde nasıl bir tutum yaratıyor?
Bu durumun özellikle ergen ve gençler üzerindeki etkisini görmekteyiz. Sosyal izolasyon, ilişki ve iletişim problemleri, özgüven ve yeterlilik duygusunda azalmalar şeklinde görülebilir. Aynı şekilde, daha erken çocukluk çağına etkisini de göz ardı etmemeliyiz. Otizm benzeri belirtiler ve konuşmada gecikmeler; biz ruh sağlığı profesyonelleri için sıkça tanı kargaşasına neden olmaktadır.
Bir ruh sağlığı uzmanı olarak bu soruyu bireyin gözünden yanıtlamam mümkün. İzolasyon ve yalnızlık duygusu belki insan için en zorlayıcı duygulardır. Sosyal varlık olan insan temasa ve paylaşmaya ihtiyaç duyar. Sanal ortamda karşılanmaya çalışılan ihtiyaçlar maalesef sanal gerçeğin ötesine geçememektedir.
Bireyin baş etme becerilerini bir miktar karşılaştığı güçlükler şekillendirir. İnsan uyum becerisi olan bir varlıktır. Ebetteki toplumsal değişim bireyinde zorlanmalarını ve baş etme becerilerini yeniden şekillendirecektir.
Aslında, endişe gerekli bir duygudur. Sağlıklı bir yapılanmada endişe duygusuna elbette yer olmalıdır. Gerekli durumlarda ve olağan sınırlarda devreye giren endişe duygusu, birey için bir miktar koruyucudur. Mevcut durum karşısında nasıl şekilleneceğini belirlemeye yardımcı olur. Örneğin, gerçek bir tehdit karşısında kaçacak mıyız, savaşacak mıyız yoksa donup kalacak mıyız? Yani organizmanın baş etme şeklini endişe duygusu belirler. Ancak burada gerçek bir tehditten bahsediyoruz.
Tam da burada anksiyete bozukluklarından bahsedecek olursak, kişi gerçek bir tehdit varmış gibi algıladığı bazen bedensel, bazen düşünsel yanılsamalar bireyde çeşitli anksiyete belirtilerini tetikler; ki bunlar korku, evham ve endişedir. Yani gerekli olan mekanizma yanlış alarm ile devreye girdiğinde, kişi boğuluyor olma hissi, kalp krizi geçiriyormuş gibi çarpıntı, bedende uyuşmalar, mide ve bağırsak sorunları yaşayabilir. Bazen de daha yaygın bir şekilde huzursuzluk ve endişe hali, her an kötü bir şey olacak beklentisi ile kendini gösterebilir.
Elbette aynılaşmak tek tip düşünmek ve dijital çağın getirdiği benzeşmeler üzerinden toplumsal farklılıklarımızı yitiriyor olmak bir miktar endişe verici olsa da bilgiye ulaşmak, farklı olanı görmek ve anlamakta bireysel gelişimin destekleyicisi olabilir. Küresel koy ya da kent ne denir bilmem ama bireyin gelişimine ayrımlaşmasına ve öteki olanı kabulüne destek olacaksa dijital çağın yok ettikleri gözünden mi bakmalıyız ya da gelişim aracı olarak mı kullanmalıyız? belki bu da farklı bir bakış açısı oluşturabilir.
DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025EKONOMİ
27 Ağustos 2025