Diyarbakır Tıp Fakültesi’nin kuruluşunda, Atatürk’ün doğuda büyük bir üniversite kurmanın gereğini ifade etmesiyle başlatılan sürecin etkili olduğu görülür. 1 Kasım 1937’de başlayan bu süreçle birlikte İstanbul ve Ankara dışında yeni üniversitelerin kurulması talebi ve bunların uzak bölgelere yayılması fikri, toplumun her kesiminde kabul görmeye başlamıştır. Atatürk’ün vefatının ardından doğuda üniversite kurma çalışmalarına uzun bir süre ara verilmiş ve ancak 1950 yılında Demokrat Parti iktidara geldikten sonar konu tekrar gündeme getirilmiştir. Hükümet bu konuda uzman olan, Amerika’nın Nebraska Üniversitesi profesörlerini, üniversitelerin kurulmasına uygun yerleri araştırmaları ve incelemeleri için görevlendirmişti.
Tarihsel süreçte her zaman canlı bir kent yaşamına sahne olan Diyarbakır; coğrafi ve ekonomik şartlarının uygunluğu, kültürel çeşitliliği, tarihi ve mimari zenginliği gibi özellikleri ile bir üniversitenin kurulması için gerekli ön şartları sağlamaktaydı. Bu nedenlerle, 1951 yılında oluşturulan komisyon tarafından incelenen kentlerden biri de Diyarbakır olmuştur. Diyarbakır dışında, Erzurum, Van ve Elazığ da incelenen kentler arasında yer almıştır. Komisyonun hazırladığı raporda, üniversitelerin kurulmasına uygun yerlerin Erzurum ve Diyarbakır olduğu vurgulanmıştır. Ancak dönemin yöneticileri tarafından, doğuda kurulması öngörülen üniversitenin Erzurum’da açılmasına karar verilmiştir. Doğuda kurulması planlanan üniversitenin Erzurum’da açılacak olması ve Diyarbakır’ın seçilmemesi, halk arasında büyük bir hayal kırıklığı yaratır. Uzun bir süre, Diyarbakır’da bir üniversitenin kurulması konusu gündeme gelmez. 1960’ların başlarında bu husustaki taleplerin artması üzerine çalışmalar yeniden başlar
“Diyarbakır Ziya Gökalp Üniversitesi’ni Gerçekleştirme Derneği” 20 Aralık 1960 günü Diyarbakır’da kurulur. İlk yönetim kurulu seçildikten sonra bölge illerinde ve Ankara’da temaslarda bulunan dernek üyeleri, Diyarbakır Ziya Gökalp Üniversitesinin kurulması için propaganda çalışmalarına başlar ve tüm bölge milletvekilleriyle görüş alışverişinde bulunurlar. Derneğin tüm ülkede başlattığı yoğun temas ve çalışmalar sonucunda bir üniversitenin kurulmasının gerekliliği toplumun birçok kesimi tarafından kabul görmüştür. Ankara Üniversitesi’nin 13 Aralık 1966 gün 520/3364 sayılı senato kararı ile Diyarbakır’da bir Tıp Fakültesi açılması kararlaştırılmış ve Diyarbakır Tıp Fakültesi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde eğitim ve öğretime açılmıştır. İlk öğrenciler fakülteye sınavla alınmış ve bu öğrenciler Ankara’da eğitim öğretime başlamıştır.
Bu süreç iki yıl (1967-1968) devam etmiştir. Dersler büyük ölçüde Ankara Tıp Fakültesinin öğretim üyeleri tarafından yürütülmüştür. Bu süre zarfında Diyarbakır’da da tıp fakültesi için uygun ortam hazırlama çalışmaları devam etmiştir.
Ancak, yeni bir binanın inşa edilmesinin uzun bir süre alacağı öngörülerek tıp eğitimi için mevcut binaların ve yapılacak geçici barakaların kullanılmasına karar verilmiştir. Bu doğrultuda 1969 yılında
öğrenciler Diyarbakır’a nakledilerek Tıp Fakültesi, Ankara Üniversitesi’ne bağlı bir fakülte olarak faaliyetini burada sürdürmeye devam etmiştir.
Tıp fakültesinin Diyarbakır’a taşınma konusu gündeme gelince, Diyarbakır’da yeni bir fakülte binasının yapılması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Fakültenin plan ve projeleri ile üniversite kampüs planının hazırlanması için ön çalışmalara, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü tarafından 1969 yılında başlanmıştır. Dönemin Diyarbakır Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Sabahattin Payzın’ın bu konudaki çalışmaları, ilgili öğretim üyelerinin, Devlet Planlama Teşkilatı uzmanlarının ve Ankara Üniversitesi Rektörlük İnşaat Dairesi yetkililerinin çalışmaları ile modern bir tıp fakültesi binası ve üniversite ihtiyacını karşılayacak proje için gerekli şartnameler hazırlanmıştır.
Tıp fakültesi binasının projesi için bir büro ile sözleşme yapılmış, üniversite kampüsü tasarımı için ise proje yarışması düzenlenmiştir
Diyarbakır’a taşınan tıp fakültesi, sur dışında inşa edilen ilk yapılardan olan Numune Hastanesi ile eski lise ve sanat okulu binalarında eğitim, öğretim ve sağlık hizmetlerine başlamış, dönüşümlü olarak bu binaları kullanmıştır İlk olarak, Sağlık Bakanlığı ile protokol imzalanmış ve mevcut Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün üst katı iki yıllığına tıp fakültesine tahsis edilmiştir. Sur dışındaki hastaneler bölgesinde yer alan Numune, Göğüs ve Doğum Hastaneleri, personeli ile birlikte tıp fakültesine devredilmiştir.
Bugünkü Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi yerinde 120 yataklı baraka hastane kurulmuş ve sur diplerinde kurulan altı adet baraka binada anatomi, biyoloji, kimya ve fizik laboratuvarları faaliyete geçmiştir (Dicle Üniversitesi Arşivi, 2022). Kısacası, Fiskaya bölgesindeki birçok kamu binası ve arsalar geçici tıp fakültesi kampüsü olarak kullanılmıştır. Yetersiz koşullar altında mevcut binalarda eğitim çalışmalarının sürdürülmeye çalışılması, yeni tıp fakültesi binasının yapılmasını da hızlandıran, teşvik edici bir unsur olmuştur. Tıp fakültesi binasının tamamlandığı 1981 yılına kadar da sur dışındaki binalarda eğitime devam edilmiştir.
DİYARBAKIR HABERLERİ
29 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
29 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
29 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
29 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
29 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
29 Ağustos 2025EKONOMİ
29 Ağustos 2025