25 Kasım 2024 gecesi Diyarbakır’da sessizce işlenen bir cinayet, sadece bir hayatı değil, aynı zamanda Türkiye’deki karmaşık uyuşturucu ilişkileriyle örülü bir yapıyı da deşifre etti. Güvenlik korucusu Yüksel Bayrak’ın öldürülmesiyle başlayan süreç, sıradan bir kıskançlık cinayetinden öte, devletin güvenlik birimlerine bilgi sağlayan bir tanığın susturulmasına uzandı.
Tanıklığıyla Tehlikeli Hale Gelmişti
2017 yılından itibaren köy koruculuğu yapan Yüksel Bayrak, Lice başta olmak üzere Diyarbakır’ın kırsal bölgelerinde görev aldı. Ancak Bayrak sıradan bir korucu değildi; uzun süre farklı istihbarat birimlerine bilgi aktardı, uyuşturucu kaçakçılığına dair önemli bilgileri yetkililerle paylaştı. Birçok dosyada gizli tanık olarak yer aldı, firari sanıkların yakalanmasına yardımcı oldu.
Cinayetten beş gün önce koruculuk görevinden alınan Bayrak’ın, o tarihten itibaren açık hedef haline geldiği anlaşıldı. Dosyalara tanıklık yaptığı için kimi çevrelerde “tehlikeli tanık” olarak görülüyordu.
Cinayet Gecesi: Bir Planın Son Halkası
Bayrak, cinayetin işlendiği gece resmi nikâhlı eşiyle birlikte evindeydi. Pazar alışverişinden sonra dini nikâhlı eşinin teyzesi tarafından arandı. Telefonda firari bir kişinin ihbarı yapılacağı iddia edildi. Bunun üzerine çıkan tartışma sonucu Bayrak evden ayrıldı ve dışarıda dini nikâhlı eşinin yeğeni olan 15 yaşındaki Hamdullah B. tarafından başına ateş edilerek öldürüldü.
15 yaşındaki H.B., cinayetten sonra verdiği ifadede “Halama kötü davranıyordu” dedi. Ancak soruşturmayı derinleştiren Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı Aytaç Eke, bu açıklamanın yüzeyde kalan bir perde olduğunu ortaya koydu.
Savcı Eke: “Bir insanı susturmak, geçmişi ve geleceği de öldürmektir”
İddianamenin ilk cümlesine bu sözlerle başlayan Savcı Aytaç Eke, olayın basit bir aile içi tartışmadan ibaret olmadığını, arkasında organize bir suç yapısının bulunduğunu ifade etti. Hazırlanan iddianamede aralarında bir Binbaşı ve üç askeri personelin olduğu 24 kişilik uyuşturucu operasyonu olayının tanıklığın susturulması amacıyla işlendiği, çocuk failin ise profesyonel bir planın parçası olduğu belirtildi.
İddianamedeki Şüpheliler Listesi Geniş:
İddianamede olayın ardında iki motivasyon olduğu belirtiliyor:
Savcılığın Tespitleri:
Aileden Acı Feryatlar
Oğlu Bülent Bayrak:
“Babam 15 yıl boyunca Lice kırsalında terörle mücadele etti. Şehit düştü. Ama bu sıradan bir cinayet değil. Babamı uyuşturucu çeteleri susturdu. 1,5 ay önce 26 kişilik operasyonda babamın verdiği bilgilerle bir binbaşı da gözaltına alınmıştı.”
Eşi:
“Kocam tehdit ediliyordu. Onu iki kez tuzağa düşürmeye çalıştılar ama düşmedi. Sürekli Lice’ye gidiyordu, uyuşturucunun peşindeydi. Onu vuranlar profesyonelce plan yaptı. Kocam şehit sayılsın, çünkü o devlet için çalıştı, o kan devletin kanıdır.”
Kardeşi Süleyman Bayrak:
“Ağabeyim ölmeden önce sık sık tehdit aldığını söylüyordu. PKK’dan tehdit mesajları geliyordu, savcılığa suç duyurusunda da bulundu. Ama onu koruyamadılar. 15 yıl devlet için çalıştı, bedeli ise ölüm oldu.”
İlk Duruşma 31 Ekim’de
Yüksel Bayrak cinayetine ilişkin hazırlanan iddianame kabul edildi. Davanın ilk duruşması 31 Ekim 2025’te Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Duruşma, hem tanık koruma sistemlerinin sorgulanacağı hem de uyuşturucu ile mücadelede devletin içindeki sızıntıların tartışılacağı önemli bir oturum olarak görülüyor.
DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025EKONOMİ
28 Ağustos 2025