DOLAR 41,0952 0,51%
EURO 47,7917 0,58%
ALTIN 4.479,430,06
BITCOIN 46168622,15%
Diyarbakır
36°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

ŞİMŞEK:  Bu Sonbahar Demokrasimizin İlkbahar’ı Olsun 

ŞİMŞEK:  Bu Sonbahar Demokrasimizin İlkbahar’ı Olsun 

Toplumsal Mutabakat Derneği Başkanı Mahmut Şimşek, barış, yeni anayasa ve Ortadoğu’daki gelişmeleri değerlendirdi; “Devlet demokratik dengeyi sağlamak zorundadır” dedi.

ABONE OL
3 Haziran 2025 14:13
ŞİMŞEK:  Bu Sonbahar Demokrasimizin İlkbahar’ı Olsun 
1

BEĞENDİM

ABONE OL

3 Haziran 2025 09:26


Kaynak: RAMAZAN SEYKAN

Bugünkü sohbetimizin konuğu çoğunuzun yakından tanıdığı Mahmut Şimşek Hocamızdır. Onu tanımayanlara şöyle özetleyebilirim; O, köşe yazılarında, televizyon sohbetlerinde ideolojik kaygı taşımadan kendini ifade eden, sesli düşünen şair, yazar, düşünce insanı ve iyi bir siyasi analisttir. Onu tanıyanlar, onun için derler ki, Mahmut Şimşek buza yazı yazmaz. Söylemesi gerekeni ya zamanında söyler, ya da düne dönüp bakmaz. Bir düşünce kuruluşu olan Toplumsal Mutabakat Derneği, (TMD)’nin Genel Başkanıdır olan Mahmut Şimşek ile sizin için iç ve dış politikada Ortadoğu, Suriye ve Terörsüz Türkiye gelişmeleri üzerine, yeni Anayasa ve silahlı Kürtler üzerine konuştuk. Bu sohbetimiz esnasında ders notları alır gibi sorularımla kendisinden aldığım cevapları sizinle sansürsüz paylaşıyorum. İyi okumalar.

Beni kabul ettiğiniz için de teşekkür ederim. Genel Merkez binanız da hayırlı olsun. Efendim Devlet Bahçeli aylar önce Öcalan’a bir çağrı da bulundu. Gelişmeler sizi ve Toplumsal Mutabakatçıları arkadaşlarınızı tatmin ediyor mu?

Ben teşekkür ederim. Ülkede normalleşmeyi, yeni demokratik adımları adıyla, payıyla, payandasıyla ve ısrarla öneren bir STK olduğumuzu biliyorsunuz. Biz şu an umut ile gülümsüyoruz. Tatmin olmak ayrı bir şeydir. TMD olarak söylediklerimizi, yazdıklarımızı alt alta koyduğunuzda düşüncelerimizin ülkede demokrasi ve barış için birer yol işareti olduğu görülür.

Başkanım biz biliyoruz fakat bu yol işretlerini örneklerseniz…

Bir çok yol işareti var elbette. Fakat inatla ve ısrarla şu görüşümüzü her zaman dile getirdik; “Yeni bir açılım olacaksa, ancak Sayın Devlet Bahçeli’nin klasik milliyetçilikten bir basamak yukarıya, modern milliyetçiliğe sıçrama yapmasıyla anlamlı ve kapsayıcı olur. Böyle bir adımın da devlet başkanı Sayın Erdoğan’ın katkısıyla yaşam bulabilir” diyorduk. Bu tezimizin bugün yaşam bulmaya doğru yol alması bizi ülkemiz insanları adına elbette sevindiriyor. Bir şey daha var?

Nedir o Ustadım?

Bu çağrısı ile Bahçeli ülkede yüzyıllık ulus devletin klasik milliyetçilik çitlerini parçalandı. Şahsen bu süreci başında gördüğüm ilk kıymetli zarf budur. Artık bu zarfın mazrufundan ne çıkar? Onu henüz bilmiyoruz. Sabretmek lazım.

Bu çıkış bizi düzlüğe çıkarır mı? Türkiye’de iç barış yolunu açılır mı, bozulur mı?   

Her şey devlet katında tasarlanmış, iç ve dış hazırlıklar yapılmış sanki… Kitlelerin psikolojisini olumlu tutmak gerekir.  Metropollerdeki vatandaşların “bölünecek miyiz,” yersiz kuşkusu kadar, doğudaki vatandaşların “yine satılıyor muyuz,” yersiz kuşkularını beraber gidermeyi demokrasi güçleri görev bilmeli. İkna ile bu güvensizliği güvene çevirmek gerekir. Sanki buna ihtiyaç olacak. Tüm partiler ve sivil kuruluşlar sürecin içeriğini iyi anlaması ve anlatması lazım.

Bahçeli ile Öcalan ittifakı nasıl sağlandı?

Efendim eskiler: Kurê min li jor xwedê, li jêr dewlet.(Oğul, gökte Allah yerde devlet) derdi. Demokrasi ekspresinin yola çıkması gerekiyordu. Devletin işareti, ultra Türk milliyetçisi Bahçeli’nin anlamlı pasını bekleyen Öcalan noktaladı. PKK kendini fesih etti. Devlet ve iktidar, bu defa eşitlikçi, tatmin edici ağabeylik görevini yapacağa benziyor. Tamam. Şüphesiz açıklamalar iyi bir başlangıç. Fakat yeni demokrasinin tahkim yolları iki yanı sivri kara saplı bir bıçak gibi duruyor. İlk defa devlet ve iktidar Yeni Dünya Düzeninin Ortadoğu’daki üçlemesinin yeni niyetini erken okudu ve yüzyıllık ihmalimi ben çözerim, diyor.

O üçleme kimler?

Suriye’deki iç gelişmeler hala iç açıcı değil. Buradaki yeni sisteme müdahil olmaya meyil edersek, sanki İngiltere ve Amerika’nın İsrail’in ultra işgalci planlarını ve hamiliğini hızlandırabiliriz. İsrail’i Gazze’ye saldırtanlar, Suriye’de ikinci bir kaosta hay hay birleşirler. Türkiye’nin Ahmet Şaralı yeni Suriye ile Casus Belli çizgisi ne olur? Bize ne getirir, ne götürür, o da belli değil. Yoksa içte kimi gruplar, dışta bugün Suriye’de defansa çekilmiş kimi devletler barış puzlemizi bozmak için muhtemelen pusudadırlar.

Süreç bozulabilir mi?

Her şey insana dairdir. Bozulabilir. Fakat yüz yıllık ulus devlet vicdanının unuttuğu, inkar ettiği adaletini sunmaya niyetli. Her vatandaş gelişmelere bakmakla yetinmesin. Gelişmeleri görmeye çalışsın. Toplumsal barış bağında henüz koruk olan demokrasi üzümlerini koparmaya soyunan rol model siyasetçi tilkiler ortalıkta görülmeye başladı bile. Naçizane önerimiz şudur, bağbancılar, provokatörleri,  oportünistleri ve münafıkları dikkatle izlemelidir. Bu *Beko Ewan’lar(Bozguncular) bir şey unutuyorlar. Daha önce konuya olumsuz bakan klasik milliyetçilerin bugün direksiyonda, sosyal demokrat kesim bu defa sürece katılmaya uzak değil. Kuşkular var elbette. Ama doğmamış sıpanın belide kırılmaz.

Bu kuşkuların sebebi ne ola?

Sebebini anlayacağız. Toplum olarak bu gelişmeye çok iyi hazırlanmalıyız. Burası Ortadoğu bu işler öyle kolay değil. PKK kendini fesih etti. Fakat bu hareketin kendi içinde ayrışması kadar dışında da tıpkı birleşmiş milletler gibi yarışan ama Ortadoğu’nun da gidişatını belirleyen devletlerden oluşan beşli Daimi Konseyi vardı. Dün PKK’yi Ortadoğu’nun beşli Konseyi olmadan düşünmek ve anlamak mümkün müydü?

Silah bırakırsa kim engel olabilir ki?

Af edersiniz ama kazın ayağı öyle değil. Bugün bu beşli Konsey ABD dahil Ortadoğu’da defansif bir politika izliyor. Devlet Beyin çağrısına paralel Ortadoğu’da çöreklenen emperyal güçlere ve Kandil ile ilişkilerine bir bakın. Dün, Kandilin sağ kulağı İran’nın elinde, sol kulağı Rusya’nın elinde, gözleri Brüksel ABD’sinin (Avrupa Birleşik Devletlerinin) elinde. Beyni Amerika’nın elinde, İmralı üzerinden Kandil’in gönlü Türkiye’den yana idi. Yeniden şekillenen BOP ile bu işin Ortadoğu’daki zalimi de alimi de zaten İsrail’dir. Şimdi söyleyebilir misiniz? Ne oldu da, bu beşli bölgede siyasi poker oynarken ansızın rölans deyip nasıl tıpış tıpış geri çekildiler. Yani Amerika’yı Ortadoğu’da ve Suriye’de barışın jeopolitik ve jeostratejik amir garantörü kabul ettiler. Ortadoğu’yu yakın hatta orta vade de ABD ile baş başa bıraktılar.

Büyük devletler neden silahlı örgütleri destekliyor?

19. ve daha çok 20. yüzyılın son çeyreğine kadar, hatta bugün bile bağımsızlık ve toprak talepli silahlı hareketler emperyalist güçlerden davaları için maddi ve diplomatik destek aldıkları biliniyor. Bu nedenle emperyalistler gizli açık çıkarları için sanki devletsiz ulusların ulusal burjuvazisi rolünü üstlenmişler.

İlginç bir analiz.. Yeni Suriye’nin yapılanmasında ABD’nin Türkiye karşı tavrı değişir mi?

Yanılmıyorsam, dış güvenliğimiz üzerinden izleyeceğimiz kara kuru güvenlik kodlu diplomatik stratejimizde ısrar, bizi zora sokabilir. Türkiye bu saatten sonra kendi ağırlığının farkında olmalıdır. Artık iç ve dış Kürdlerine demokratik bir ortak yaşam tanımalıdır. Türkiye komşularının evini değil kendi evini düzeltmelidir.

Suriye’nin geleceğini ne belirler?

Suriye’nin geleceğini ABD, İngiltere ve Brüksel ABD’si (Avrupa Birleşik Devletleri) belirleyecek.

PKK silah bırakır ise, biter mi?

Silahlı örgüt demokrasi yolunu, Kürd Aydınlarının ve politikacılarının önünü 50 yıldır kanla perdeliyordu. Bu perdenin kalkmış olması iktidar, devlet, Türk ve Kürt partilerinde ve sivil kamuoyunda karşılık ve kabul bulması değerlidir. Haa…şunu da söyleyeyim.  Örgüt garantörsüz nasıl silah bırakır? Nasıl teslim olur? Onu bilmem. Tahminim, PKK’nin elli yıl daha şu ya da bu şekilde bitmez. Legal siyasette yaşar. Birçok şeyin düzelmesi için güzelim ülkede barış adlı çocuğun, nasıl bir demokrasi ailesinde büyütüleceği merakımızdır.

Siyasi partilere düşen nedir?

Güzel bir soru. Mecliste olan tüm partilerle diyalog başladı sanki. Bu diyalogun bir Toplumsal Mutabakat platformunda değerlendirmelerini bekliyoruz. DEM Parti, bölge partilerini, başta HÜDAPAR ve parlamento dışındaki örneğin HAKPAR’ı vb Kürd partileriyle iletişime geçmelidir. Meclis araştırma komisyonu kadar, Meclis Anayasa komisyonunun oluşması da iyi bir şey…

Liderlere bir çağrınız ne olur?

Biz Toplumsal Mutabakat Derneği olarak; tüm siyasi partileri ülke siyasetinde birer gemici feneri, liderlerini de nöbetçi fenerci olarak görüyoruz. Bu anlamda parti liderlerini bu ülkenin ulusal kahramanı olma siyasetinden vazgeçip, bize demokratik siyasetin birer bilgesi olmalarını, bekliyoruz.

Sizlere ne düşüyor?

Bize de burada denge sağlayıcı olmak düşer. Doğruları destekleme, yanlışların düzeltilmesinde tarafları ikaz etmek ve amatörce sabretmek düşer.

Tutar mı?

Bakın, ulus devletin yüz yıldır doğru belletmek istediği yanlışlar kar etmedi. Ülke ve yaşayanları zarar etti. Artık devlet demokratik dengeyi tutturup kapsayıcı hakem devlet olmak zorundadır, diye düşünüyoruz.

TMD olarak bir çağrınız var mı?

Biz Toplumsal Mutabakat olarak, Terörsüz Türkiye için henüz çekimser davranan herkesi ve her kesimi, başta Ana Muhalefet Partisini, yeni demokrasiyi ve barışı inşa etme sorumluluğuna çağırıyoruz. Devlet ve iktidarı da; fiili yenilikler kadar yasal iyileştirmelerin yol işaretlerini vermelidir. Çünkü yeni Türkiye’nin yeni demokrasiye, yeni demokrasinin yeni bir Anayasaya ihtiyacı var.   Yeni Türkiye’nin de ismiyle, kültürüyle özgürce yaşayacak Kürd’üne şiddetle ihtiyacı var. O halde meclis, yenilikler için toplumsal mutabakatı sağlamalı. Güven çarşıda pazarda satılmıyor. Barış acıları unutmak ise,  toplumda sosyolojik yeni travmalar yaratmamaktır.

İktidardan bekletiniz ne?

İktidar, süreçte halkın görmesi gereken yol işaretlerini uzatmamalıdır. Yeni anayasa taslağını meclis kadar sivil ve demokratik kuruluşlara da halka da cesaretle açmalıdır. Bu işin referandum sürecini dahi  hatırlatmalı. Halk duyarlı tutulmalı…

Cumhurbaşkanı Kürtlere bir mesaj vermeli mi? 

Bence devlet başkanının süreç içinde zaman aralıklı tüm vatandaşlara ve Kürd vatandaşlara çağrıları olmalı…

Cumhur Başkanı Kürtlere ne demeli,

Şüphesiz kendileri ve kadroları bunu bizden iyi bilirler.

Bir Kürt Aydını olarak empati yapmanızı istesem?

Doğru ve şık değil…

Lütfen hocam bu konuda düşünceniz önemli bizim için.

Devlet başkanının tüm Kürdlere zaman zaman mesajı olacak sanırım.

Olsun. Önermeniz değerlidir.

Mealen tüm Kürdlere; “Ben sizin 2005 teki Recep Tayip Erdoğan’ınızım. Şahsım ve  tüm parti liderleriyle karşılaştığınız her yerde yeni demokratik adımlar için bizleri uyarın. Yeni bir anayasa için toplumsal mutabakata ikna edin. Mecliste anlaşamazsanız, biz de referandumda size karşı duracağımızı bilin,” diyebilir.

Sesli düşünen, yüreğiyle konuşan Şimşek Başkanım sizinle sohbet çok güzeldi. Son sözünüz alayım efendim.

Meclis’te bu sonbahar demokrasimizin ilkbahar’ı olsun.

gazetedetay

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP