Çocuk, genç, yetişkin ve yaşlı demeden yediden yetmişe bütün vatandaşların büyük bir özlem ve hasret ile beklediği rahmet, bereket, merhamet ve paylaşım ayı Ramazan ayına sayıla günler kaldı. Toplumsal birlikteliğin ve vicdani duyguların doruğa ulaştığı Ramazan ayı sadece aç kalınarak bütün bir günü tamamlamaktan öte insanın öfke, haz ve hırs konularında kendi kendini kontrol etmesi ve dünyevi bütün gereksinim ve düşüncelerden arınmanın bir sınavıdır. Ancak bu sınav her ne kadar teorik veya şekilsel olarak bütün vatandaşlar tarafından eksiksiz bir şekilde uygulandığı iddia edilse dahi çoğu zaman öyle olmuyor. Zira Ramazan ayında ibadete yönelmek sadece aç kalmak ve namaz kılmak gibi temel ibadetlerin yüzeysel bir davranış olarak algılanması söz konusu olabiliyor. Bundan ayrı düşmek için bedenin ve zihnin tam teslimiyetine büyük bir ihtiyaç duyuluyor.
Bu noktada teslimiyetin yaşanması için uhrevi olana yönelmek ve dünya hırs, ihtiras ve entrikalarından kopmak gerekiyor. Fakat toplumsal olarak bütün sorunda burada kaynaklanıyor. Ne kadar teslim olunuyor? İrademiz ne kadar emir ve yasaklar altında tam teslimiyeti kabul ediyor? Mal, mülk ve servet konusunda helal ve haram arasında hangisine riayet edilebiliyor? Merhamet, saygı, kardeşlik, kibir, kin ve öfke karşısında kişi galip oluyor mu? Bütün bu sorular asıl yaşamın gayesinin ta kendisidir. Toplumsal birlikteliğin ve vicdani mutabakatın sağlanması için gereken koşulların oluşmasına imkan tanıyan Ramazan ayında kalplerin, gönüllerin ve vicdanların birleşmesi gerekirken, bunun tam tersinin yaşanmasına neden olan etkenlerin toplumsal olarak giderilmemesi ise toplumsal olarak kanayan bir yaradır.
En basit örnek olarak Ramazan ayında gıda ürünlerinde fiyatlama davranışlarında görülen çarpık ve ani ücretlendirme olmaktadır. İslam’ın belirlediği ilkeler noktasında uzlaşmanın daim kılınması için çaba gösterilmesi gerekirken, ekonomik ve çıkar peşinde koşmak Ramazan ayının yüklemiş olduğu sorumluluk ve ruhu ret etmek değil midir? O halde buna sebep olanlar için aç kalmak ve namaz kılmak gibi dinin temel sorumluluklarını yerine getirmek sadece yüzeysel olmaktan öteye geçmemektedir. Un, bakliyat ve diğer temel gıda ürünlerinin şimdiden fiyatlarında yükselişin başlaması ise şaşılacak kadar üzüntü vericidir.
Ramazan ayını yüzeysel olarak geçirmemek ve Ramazan ayını belli başlı ekonomik alanlarda faaliyet gösterenlerin maddi çıkar sağlamanın fırsatı olarak görmemek için yapılması gerekenler ise Ramazan aynının temel ruhuna uyulmasından geçer. Öncelikle kişi bütün benliği ile dünyevi bütün hislerden arınıp yönünü uhrevi olana döndürmelidir. Kişi, Ramazan ayının temel felsefesine uyup İslam’ın belirlediği ilkeler doğrultusunda vicdani, ahlaki ve dini açıdan toplumsal birlikteliğin, adaletin, eşitliğin tesis edilmesi için gerekli tohumların ekilip dikilmesine odaklanması gerekmektedir. Ancak Ramazan ayının bitmesi ile ekilen tohumların yeşertilmesi ve yüksek bir İslam bilincine sahip toplumun oluşması için kişi büyük çabalar içerisine girmelidir.
Unutulmamalıdır ki: Ramazan ayını İslam ilkelerine göre yüksek bir medeniyet, ahlak ve toplum oluşturmak için görmek nesilleri kurtaracak yegane çözüm olacaktır!
DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
27 Ağustos 2025EKONOMİ
27 Ağustos 2025