Plimton 322 adlı Antik Babil tableti hakkındaki yeni araştırma, mimarlık harikası yapıların perde arkasını anlamamız için ipuçları veriyor.
Antik Mısır, Babil, Maya gibi uygarlıklara ve inşa ettikleri yapılara bir göz atıp, ne kadar kompleks olduklarını gördüğümüzde şaşırmamız ve şüphelenmemiz oldukça doğal aslında. Çünkü bu yapıları inşaa etmek için gerekli olan geometrik yetkinliğin Antik Yunan’da ortaya çıktığı bilgisiyle büyüdük. Bu yüzden Antik Yunan’dan önceki uygarlıkların ortaya çıkardığı mükemmel mimari örnekleri insanların yapamayacağı kadar karışık bulan ve uzaylılar ya da farklı üstün varlıkların yardımını aldığımızı düşünen insanların sayısı hiç de az değil.
Bu inanışta spekülatif kurgu cephesinin teşviği de yadsınamaz elbette. Erich von Däniken’in 1968’de antik insanlarla üstün varlıkların iş birliği yaptığına dair tezlerini sıraladığı -ve akademik çevrelerce pek de ciddiye alınmayan- Tanrıların Arabaları adlı eseri gibi tamamıyla bu konuya adanmış yapıtların yanı sıra Ridley Scott’ın kurgusal yönü daha ağır basan Alien serisi gibi bu konu etrafında şekillenen yapıtlar kitleleri bir hayli etkiledi.
Nitekim Antik Yunan öncesi uygarlıkların geometri hakimiyetleri hakkındaki görüşlerimizi kökünden değiştirecek bir keşif, matematik ve tarih çevrelerini birbirine düşürdü. Openculture’ün haberine göre, 1900’lü yıllarda Irak’da keşfedilen ve Australia’s University of New South Wales’de çalışan iki matematikçi tarafından yeniden incelenen Plimpton 322 isimli 3.700 yıllık bir Babil tableti, Babillilerin Pisagor’dan 1000 yıl önce Pisagor Teoremlerini bulduklarını ve kullandıklarını ortaya çıkardı.
Daniel Mansfield ve Norman Wildberger’ın incelediği tabletin, bir trigonometrik tablo olduğuna kanaat getiren ikili, Historia Mathematica’da yayımladıkları makalelerinde Babillilerin Pisagor ya da Yunan astronom Hipparkos’tan çok daha önce özgün bir trigonometri sistemi geliştirdiklerini ortaya koyuyorlar. Ayrıca Mansfield’ın tableti özgün kılan noktaları anlattığı alttaki videosu da oldukça ilgi çekici
Mansfield bu keşiflerinin bilim tarihini kökünden etkileyeceği konusunda oldukça kendinden emin. Ancak yine de ikilinin bu keşfine şüpheyle yaklaşan akademisyenler de yok değil. University College London’da görev yapan Mezopotamya uzmanı Eleanor Robson, şimdilik resmi bir kritik yazısı yayımlamamış olsa da Twitter üzerinden yaptığı yorumlarla iki matematikçinin Babil uygarlığı hakkındaki tarihsel ve dilsel eksikliklerinin araştırmayı yanlış yönde etkilemiş olabileceğine vurgu yapıyor.
“Herhangi bir tarihsel dökümanı tam anlamıyla inceleyebilmek için öncelikle yazıldığı dili okuyabilmek ve dökümanı tarihsel çerçevede değerlendirebilmek gerekir. Matematik de bu konuda bir istisna oluşturmuyor.” diyen Robson, trigonometri hipotezini de “can sıkıcı bir şekilde yanlış” olarak değerlendirmiş.
DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
28 Ağustos 2025EKONOMİ
28 Ağustos 2025